28 yaşıma kadar bir anarşist ve bir nihilisttim. Ömrümü bu şekilde tamamlayacağımı düşünürken köşelerim yumuşadı ve daha realist ve etkili bir hayatı tercih ettim. Nihilizm özünde insanı apolitik ve etkisiz bir yumurta haline getiriyor çok sonra fark ettim. Pasif direniş bir hayat biçimiyse bireyde, nihilizmi okumalı ve kavramalı ama hayat pratiği olarak düşüncelerine ve yaşamına aktarmamalı. Yani dengeyi bulmalıyız. Ütopyalarımıza çok bağlanırsak gerçeklikten uzaklaşıyoruz, gerçeklik algımız kayıyor, buradaki gerçeklikten kastım bize sunulan gerçeklik tabi. Bize sunulan gerçekliği reddetme hakkımız var ama bunu nihilist bir bakışla başaramayız. Sürekli olarak, tam bir kabulleniş veya tam bir reddediş halinde bir enerji yumağı gibi oradan oraya savruluyoruz çoğumuz, içselleştirilmiz nihilizm bu savrulma halini de sorgulamadan kabulleniş oluyor. Yani şöyle ifade edeyim beyni tembelleştiriyor demek istiyorum, sorgulama refleksimizi yitiriyoruz. Sorgulamalıyız, ölene kadar sorgulamayız, sorguladıkça görebiliriz duvarların ardındakileri, duvarları sınırlarımız olarak kabul etmemeliyiz, veya hiççiler gibi duvar da yok ardıındakilerde yok dememeliyiz, ikisi çok farklı şeyler değil hayat pratiğinde bunların.