jean-paul sartre

ontolojik sancilarimin merhemi
varoluş hakkında yapmış olduğu çıkarımlarını beğenmediğim yazar.

sartre göre varoluş insanın özünden önce gelir. insan ancak kendini kendini gerçekleştirir. yani sartre tanrı tanımaz bir adam olduğu için varoluşu tanrısız bir düzeyde oluşturur. sıkıntı burada başlıyor işte bu yüzden tanrı korkusunu bir yana bırakıp ölüm korkusuna yöneliyorlar. kızıyorum cidden.. bir çok zihin zehirleniyor. bu adamların felsefesinin sonucu insanın dünya üzerinde aslında kale almaya değmeyecek olan gücünü devleştirmeye götürüyor. bilinci ile kendini var etmeye çalışmak izlenilen yol olmuyor maalesef. bilinci diğerini değiştirmeye kayıyor. savaşacak ve feth edecek. dünyayı da değiştirecek.. yok ya bir virüse teslim olan beden var..


e tabi adamlar biliyorlar sonuçta ölüm var. kendilerinin oluşturduğu bu varoluş illüzyonun aslında sonu ölüm. ne yapıyor modern insan? hedefler koyuyor, elde etmeye çalışıyor. bunalınca da kendini eğlenceye vuruyor. hedonizm ve pragmatizm üzerine kurulu basit bir dünyanın içinde var oluyor. varoluş bu mu? dünyanın, tutkuların, isteklerin pençesinde bir köle olmak! bana bir bunun neresi özgürlük ve bu iradenin gücü kale alınır mı, bunu söylesin..


gidip biraz tasavvuf üzerine bir şeyler karıştırsalar, görürler diyeceğim de tek olan irade izin vermedikten sonra olmuyor işte..

yunus, "bir ben var benden içerü" der bunların onlarca satırından fazlasını söyler. "ete kemiğe büründüm, yunus diye göründüm.." der bunların çok ötesinde olduğu zaten söyler..


bu başlıktaki tüm entryleri gör