henüz bir aylık acemi bir kedi babası olarak bir kaç izlenimimi paylaşmak isterim. daha önce bir çok kez değişik cinsten köpek beslemiş bir insan olarak, kedilerin insanlara daha çok benzediğini kavradım. hani derler ya 6 milyar insan 6 milyar ayrı dünyadır diye, kediler için de aynı durum geçerli. gerçekten de hepsinin ayrı ayrı karakterleri var. benimkisi hem dominant hem şımarık. evlat sahibi olmayı hiç denemedim ama evlat sevgisi de böyle bir şey sanırım. onu sevmekten kendinizi alı koyamıyorsunuz. aslında ben onu sevmiyorum. o kendini bir şekilde sevdirdi işte pezevenk.
yıllardır sehpamın üzerinde mutlaka bir bardak su bulundururum. yudum yudum içerim. geçenlerde geldi bardaktaki suyumu içmeye başladı. acaba ben bugün onun su kabını doldurmayı mı unuttum diyerek bir kaç dakikalık vicdan azabıyla kendimi öldürecektim. gittim baktım ki su kabı ağzına kadar dolu. bir kaç kez aynı hareketi yine yaptı. bu hareketi insan bir yakınınızın yaptığını düşünün. ne kadar çok sinirlenir, kızarsanız. ama buna içinizden kızsanız da öfkelenemiyorsunuz işte. işin kötü yanı bilgisayarda bir şey izlerken, o sudan eşşolusunun önceden içtiğini unutup benim de yudumlamam. 3. yudumda falan onun taciz ettiği bardak olduğu düşüyor aklıma.
bugün keşfettiğim bir özelliği de sinüslerinin okşanmasını çok sevdiği oldu. iyi ki var kara tenli kereste müdüresi.