nsan psikolojisi biraz çifte standart modunda çalışır. bizimle konuşan karşı cins hep masum ve eğlencelidir, iyi niyetlidir ama sevgilimize yanaşan herkes kötüdür. daha da kötüsü bizim kurduğumuz iletişimleri alabildiğine olumlarken sevgilimizde sürekli art niyet ararız. bu çifte standart derin bir haksızlık olsa da hayatın da bir gerçeği. şuna inanıyorum ki güven duygusu güvenmesi gerekenden öte güvenmek istediğiniz insana bağlı. çık evinden 10 yıl sonra dön hala seni bekliyor olacaktır sadakatle dediğim insanlar da tanıdım, herhangi bir malumatını bilmesem de sevgilisini aldatıyor deseler mimiğim oynamayacak şaşırmayacağım insanlar da tanıdım. burada ben ölçüyü hayatınızın ne kadarını, hangi samimiyetle paylaştığınızda arıyorum. davranışların da bakışları vardır ve onlar da çok şey anlatırlar. sadece güven bana demek yetmez, bana güvenebilirsin çünkü sende bulmak seninle paylaşmak istediğim çok şey var hissini karşıda bırakmak zaten gerisini getirir. ardında kalan, sahiplenmeden kalan kimse ona dokunmasın hissi olur, kişilğinize bir şey atfedilmez. ama işte egolar çağında duruş sahibi olmak adına alınan tavırlar sürekli şüphe bulutu altına saklanmalar ilişkilerin zehri olmuş durumda.
kıskanmak iyidir, tutkuyu besler, biraz çocuksu biraz saftır. güven denizine döküldükten sonra zararsızlaşıp gider. herkesin ilişki anlayışının farklı olmasını göz ardı etmiyorum.