modernist

ontolojik sancilarimin merhemi
modernizm yeninin ve faydalının peşinden koşan bir ideolojidir. batılılaşma Osmanlı dan başlayan, cumhuriyet ile devam eden, önce teknikte, sonra düşünce sanat ve edebiyatta batı gibi olmayı amaçlayan bir akımdır. Bir batılı, klasik müzikten ve Rönesans sanatından hoşlanarak bunlarla haşır neşir olabilir, ama bir modernist geçmişle bağını koparmıştır. Klasik müzikle ve sanatla işi olmaz. Demek ki napıyoruz? İnsanlara hem modernist hem batılılaşmacı demeden önce iki kez düşünüyoruz. Cahil cesaretimizi dizginliyoruz.

Her şey gibi toplum değerleri de kültür de değişir ve dönüşür. Geçmişten bize kalan, ister inanç temelli olsun ister toplumla toprakla bağ temelli, tutarlı olmak zorundadır. Gelenek diye ağaca çaput bağlanır mı? Gelenek diye düğün ve aile ritüelleri terk edilir mi? Birbiriyle yıllardır birlikte yaşayan insanlar için bile bir " kız isteme" söz konusu olabiliyor. Geriye tuzlu kahvenin hatırası kalsın diye.



Davulcu meselesi de böyledir. Fonksiyonel değildir, altını doldurduğu bir anlam yoktur, birileri kaldıran olmaktan korktuğu için kaldırılmamaktadır. En makul insan bile yaz aylarında gereksiz bir uygulama olduğunu kabul eder. Geçmişin putlarını tapmayı kültür zannedenler müstesna.

Bir de çoğunluk kabul eder görüşü çıktı. Cahiller için ev ödevi : mutlak demokrasi. Çoğunluğun sayısı, azınlığın hakkını sınırlandıramaz, kendinizi demokrat zannederken mutlak demokrasinin polisi olmayın.
bu başlıktaki tüm entryleri gör