nefret ve aşk ilişkisi

ontolojik sancilarimin merhemi
duyguların birbirinin yerine geçmesi olarak tanımlanabilir. bir duygu dominant iken çekinik bir duygu ile yer değiştirebilir..

tıpkı sevgi ve nefret ikilisinde olduğu gibi. düşünceme göre bunlar sadece yer değiştirir, birbirine dönüşmez. bir kişi başka bir kişiyi severken bir yandan içinde ona karşı çekinik olarak az da olsa nefret duyacaktır.. bir kişiyi bütün olarak sevmek mümkün değildir. bu nefretin beslendiği nokta gerek alışkanlıklar olur, gerek fikirleri olur. bu unsur kişilere göre değişkenlik gösterebilir. illa karakterin, çevrenin, koşulların içinde nefreti kök saldıracak bir bir husus bulunur. sevgi dominant iken bu nefretin tohumu toprağın altında kalacaktır. kişiler arası iletişimin, etkileşimin, paylaşımın seviyesi ileriye taşındığında, büyüklükleri arttığında; sevgi ağacı yavaş yavaş solarken nefret tohumu yeşermeye başlayabilir.. belli bir sürenin sonunda sevgi ağacı tohumlarını toprağa bırakarak ölmüş, nefret ağacı büyümüştür. sevginin yerini nefret almıştır. birbirine dönüştükleri söylenemez..

diğer yandan benzer şekilde nefret edilen bir kişinin kişiye karşı sevgi uyandıracak bir tohum bulunacaktır. kişiler siyah ve beyaz olarak tanımlanamaz.. salt kötü ya da salt iyiden bahsetmenin ütopik olması gibi kişilere karşı salt nefret de beslenemez. bir önceki paragrafta belirtilen hususlara benzer şekilde diyebiliriz ki, nefret ağacının gölgesindeki toprakta bir yerde sevgi tohumu yatacaktır. bu da kişilere göre değişecektir. belli bir sürenin sonunda nefretin dominant rolünü sevgi alabilir..
bu başlıktaki tüm entryleri gör