eski çağlarda güvercin ile iletişim kurmanın sandığımdan çok çok çok daha meşakkatli bir iş olduğu. güvercinle nasıl iletişim kurulduğu zaten hep kafamda soru işareti idi.
şimdi olay şu. öncelikle güvercinlerde eşlerine büyük bir bağlılık var. şimdi çift olan iki güvercini -a- diyarında kafese kapatıyorlar. güvercinlerden birini kafesten alıyorlar. kafesten alınan güvercini -a- diyarı ile iletişim kurulacak olan bir başka diyar olan -b- diyarına götürüyorlar. bu güvercini -b- diyarında kafese kapatıyorlar. güvercine yeni bir eş sunmuyorlar. aradan zaman geçiyor. günlerden bir gün -a- diyarı ile iletişim kurulmak istendiğinde, -b- diyarındaki güvercini, ayağına mesajın yazılı olduğu kağıdı bağlayıp salıyorlar. özgür bırakılan güvercin de kafesten çıkar çıkmaz eşinin yanına gitmek istiyor. peki eşinin yanına gitmek için nereye gideceğini nereden biliyor? rotasını nasıl buluyor? insanlarda bulunmayan, sadece bazı hayvanlarda bulunan, "dünyanın manyetik alanını hissedebilme özelliği" sayesinde (altıncı his denilen şey) gideceği yönü tayin ederek -a- diyarındaki kafesin içindeki eşinin yanına geliyor. bu sayede mesajı da getirmiş oluyor.
yani tek bir güvercin belki ömrü hayatı boyunca sadece tek bir mesaj götürebiliyor.
hayvanların acıklı hikayelerini ve daha insanoğlunun bile erişemediği teknolojideki kabiliyetlerini içeren bir olay.
edit:
sırada dumanla haberleşme var. onu da önümüzdeki hafta yazacağım. onu da öğrenip önümüzdeki hafta yazacağım. yazmaya da bilirim...