Korkulan ölüm değil yok olmaktır. İnsan kendine yakışır bir kibirle ölümünün de olağan ve olması gereken bir şey olduğuna karar verir. Oysa canlılık sonsuza dek var olmayı ister, ruh ise firakını gidermeyi. İnsan yaşamına yakıştırır esasında ölümü, bu yaşam artık hatıra vitrininde bir yere konmayı hak ediyor der. Kendisi için ise her zaman sonsuzluğu arzular ama Nasrettin hocanın ben zaten inecektim hikayesi gibi ölüm de gerekli sonucuna varır. Yaşamından yalnızca yavruları için vazgeçebilen bunu da dürtüsel olarak yapan canlılarınan aksine insan ölümü kendine yine kendisi için yakıştırır.
Herkesin basının üzerindeki giyotin gibi bekliyor olsa bile uzun çok uzun bir yoldan sonra içine girilecek yokluk zindanı gibi gelir.
Herkesin basının üzerindeki giyotin gibi bekliyor olsa bile uzun çok uzun bir yoldan sonra içine girilecek yokluk zindanı gibi gelir.