dilimizin en iyi aşk şairlerinden ataol behramoğlu eseridir. usta benim kanaatimde berbat bir toplumcu şairdir. nazarımda aşk şairi olarak nitelemekteyim kendisini.
hani derler ya bazı kitaplar kitap değil mermidir diye. bazı şiirler ise mutlaka mermidir. geçmiş zamanın bir yerinde ustanın bu şiirinin beni hastanelik etmişliği vardır.
en sevdiğim bölümlerini arz etmek isterim.
hayatta ve ölümde ayrıldık
ayrıldı iki beden
gönüllerimiz ayrıldı
seslerimiz ayrıldı birbirinden
sadece ikimize değil
bütün hayata üzgünüm
fotograflarda
bir gece hatırası
öylesine yalnızım ki
sanki yokum
eriyor eski ben
ve yeni biri olamıyorum
sanki hiçbir şey olmadı
ikimiz yokuz sadece
biz olan ikimiz yokuz
deniz hep orada
ve ağaçlar aynı düşlerinde.
kazıyorum yeryüzünün yüreğini
çiçekler fışkırıyor ve bir mayıs sabahı
kazıyorum aşkı
acılar fışkırıyor, söylenmemiş sözler
hayat bana meydan okuyor
ve ben onu ele geçirmeye çalışıyorum yeniden
tuzaklar kuruyorum
sapanımla nişan alıyorum
başka biri olacaksın istemesen de
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştığında nefesin
başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülümseme
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
sonra, sonra artık başka birisin.
sözün bittiği yerde
yürek kendi kendine konuşmaya başlar
tabut çiviliyor bir adam
sabahın köründe
bir ölüme alışmak gibi
geçecek birbirimize olan sevgimiz
insanın tek bir yüzü yoktur ki
ya da tek bir geleceği
içimde cam kırıklarına benzeyen bir gönül kırıklığı
kapatıyorum sayfalarını eskimiş bir kitabın
tozlu hüzünler, solgun bir gülümseyiş tadı
artık eskimiş bir hayatın sayfalarını kapatıyorum
kapatıyorum geçmiş bir denizin kapılarını.