özgüven kavramı etrafında yazılı ve sözlü olarak yaratılan auranın ağdalılığından sıyrılmak olabilir.
İq açsından kendinden daha aşağı tipleri etrafında toplayıp, bu yolla popüler olma ve güven tazeleme konusunu ayrı olarak değerlendirirsek; eğer bir çocuk, deniz kıyısında açıklara doğru bakarak iç geçiriyor ve bir türlü açılamıyorsa, bu, çocuğun kendisine değil, denize güvenemediğinin göstergesi olur. güvenin kişinin dışındaki şeylere yönelik olması kadar doğal bir şey olabilir mi? wittgenstein'ın korku hakkında yaptığı yorumu, güvene de uyarlayabiliriz: güvene sebep olduğunu düşündüğümüz bir nesne, esasında güvenin sebebi değil, hedefi olur. özgüven, kişinin kendi bünyesinde aslında orada olmayan bir boşlukta tanımlanır, sanaldır ve bu sebeple de alıcısı çoktur.
belki de adına özgüven dediğimiz şey bir semptomdan ibarettir?