principatus yönetimi

khemri
octavianus, actium zaferi'nden m.ö. 31 hemen sonra, roma'da tek adam olup, kontrolü ele geçirmiştir. romalılık idealini yücelterek, önceliği ahlaksal kural ve davranışları ıslah etmeye verip, ödeve bağlılık duygusunu canlandırmıştır. sayısal çoğunluğu düşünüp, orta sınıfı etkisi altına alarak, onlar arasından dürüst yöneticiler ve eyalet valileri seçmiştir. plebleri korumuştur. bütün bu çabalarının sonucunda ise, roma'da tek adam olmayı başarmıştır.

octavianus, julius caesar'ın başına gelenlerden ders alarak, iktidarını ilan etmekte acele etmeyip, anayasaca kabulü yoluna gitmeyi denemiştir. iktidarının temelini, imperium ve tribunluk yetkilerine dayandırmıştır. tribunus yetkisini ölünceye kadar elinde tutarak, hem dokunulmazlık elde etmiş, hem de bütün memurlar ve meclislerin kararlarına karşı müdahale hakkına, yani ius intercedenti'ye sahip olmuştur. aynı zamanda sahip olduğu tribunluk hakkı da ona kutsallık sağlamıştır.

iktidarını güçlendirmek için m.ö. 33 yılında italya ve batı eyaletlerindeki askerler başta olmak üzere diğer tüm memurlardan, actium zaferi'nden sonra da, doğu eyaletlerinden bağlılık andı almıştır. hatta aile üyeleri bile ona bağlılıklarını sunmuşlardır. asker ve subaylardan aldığı bağlılık andına gerekçe olarak, ordunun başı olmasını göstermiştir. eyaletlerde bulunan bütün ordulara, prokonsül imperium yetkisi sayesinde emir verebilmiştir. ordunun başındaki adam olmasına karşın, orduyu bizzat komuta etmek yerine, çok güvendiği kişilere savaşı yönetme yetkisi vermeyi tercih etmiştir. tiberius'u, pannonia'ya yollaması bu durumu ispatlayacak güzel bir örnektir.

octavianus, rahipler sınıfının da başı anlamına gelen pontifex maximus unvanını aldıktan sonra, kendisine ilk vatandaş anlamında “princeps”, vatanın babası anlamında “pater patriae” ve başkomutan anlamında “imperator” unvanları verilmiştir. ayrıca senatus tarafından, augustus'un ölümünden sonra kutsal kelimesiyle aynı anlamda kullanılan “augustus” adıyla onurlandırılmış, kendi seçtiği unvan olarak da caesar'ı kullanmıştır. kendisine her zaman “princeps civitatis” denilmesini istemiştir. bu
davranış ona, tam da istediği gibi bir yönetim şeklinin yollarını açmıştır. görünüşte gücü yoktu; ama devletin tüm otoritesi kendisine aitti. gerçekte yönetime uygun görülen ad “principatus” rejimi idi. principatus yönetim biçimine göre; roma devleti'nin idaresi, senatus ile imparator arasında paylaştırılmış bir tür örtük düalizm rejimi idi. bu rejimin altında ne gücünü ne de otoritesini tarif etmiştir.

augustus, antonius'u yendikten sonra cumhuriyeti yeniden düzenleme işiyle ilgili olarak senatus ve yüksek memurları çağırarak, devleti beraber yönetme arzusunu dile getirmiştir. görünüşte, cumhuriyetin hiç bir kurumuna dokunmamış; fakat yavaş yavaş tüm önemli kurumların yetkilerini kısıtlamaya ve kendisinde toplamaya başlamıştır. nobilitas'ların roma'yı iyi yönetemediğine inanan augustus, bu sınıfa roma yönetiminde söz hakkı tanımıştır. hatta atlı sınıfa mensup bazı aileleri kayırmıştır. sonuçta, augustus'un, yeni sisteminin kilit noktası olmayı başarmışlardır. bu sınıfa mensup kişileri önemli görevlere getirmiştir. mısır valiliği ''praefectus aegyptus'' gibi.

augustus, cumhuriyetin kurumlarını hiç bir direnişle karşılaşmadan, kendi istekleri doğrultusunda yeniden düzenlemeyi başarmıştır. bunu kolaylıkla gerçekleştirebilmesinin bir sebebi de, kendisinin iktidarı başlamadan evvel imparatorluk genelinde memurlara, özellikle de eyalet valilerine duyulan güvenin sarsılmış olmasıdır öte yandan bu yeni yönetim senatörler tarafından hemen benimsenmiştir; zira genişleyen roma devleti'nin işleriyle uğraşmayacakları gibi, ayrıcalıklarını da
kaybetmeyeceklerdi.

sözde cumhuriyet rejiminin savunucusu olan augustus, pratikte tıpkı bir kral gibi kendine ardıllar aramıştır. kendi oğlu olmadığı için önce kız kardeşinin oğlu marcellus'u daha sonra, kızı julia'nın çocukları gaius ve lucius caesar'ı evlat edinmiş, ancak hepsi ölünce, üvey oğlu tiberius'u ve torunu agrippa postumus'u m.s. 4 yılında evlat edinmek zorunda kalmıştır. üvey oğlu tiberius, augustus'un ölümünden önce, senatus tarafından tribunus'luk yetkisiyle tahta ortak edilmiştir. augustus
ise yetkisini, hukuksal olmasa da uygulamada oğlu tiberius'a miras olarak bırakmıştır.

senatusun gücünü kısıtlayarak, hazineyi de kontrolü altına almıştır. gelir ve gideri belirleyebilmek için roma devleti'ne dahil olan tüm topraklarda, sayım yaptırıp, buna bağlı olarak vergileri düzenlemiştir. gelir-gider dengesi, yıllık olarak yayımlanan bilançolarda gösterilmeye başlanmıştır. sikke basmak için gallia lugdunum'da m.ö. 15 yılında bir darphane kurdurtmuştur. altın ve gümüş sikke basma yetkisini kendi kontrolü altına almıştır. senatus'a ise s.c. ejandı taşıyan bakır ve bronz sikke basma yetkisi tanımıştır.

hazineyi düzenleyerek, askeri hazine, hükümdarlık hazinesi ve kamu hazinesi olmak üzere üçe ayırmıştır: m.s. 6 yılında emekli askerler ''veteranus''için oluşturulan askeri hazine ''aerarium militare'' miras ve satış vergileriyle beslenmiştir. bu hazine üç yıl praetor'luk yapıp, görevini tamamlamış kişiler tarafından idare edilmiştir; ama kontrol daima augustus'da olmuştur. hükümdarlık hazinesi yani “fiscus” imparatora bağlı eyaletlerden bazen de senatus'a bağlı eyaletlerden gelen vergilerle oluşmuştur. cumhuriyet döneminde'de var olan ve iki quaestorun yönetimine bırakılan kamu hazinesi ''aerarium'' ise, m.ö. 23 yılından itibaren yıllık olarak kura yoluyla seçilen iki praetor tarafından idare edilmeye başlanmıştır. bu hazine eyaletlerden alınan vergilerle oluşturulmuştur. ayrıca, su ihtiyacını gidermek, tahıl stoklamak, kamuya ait bina ve yolların yapımında da kullanılmıştır.

augustus, aynı zamanda ekonomi için yeni bir memuriyet olan procurator'luğu oluşturmuş; onları tahıl dağıtımı, sikke basma ve madenlerin işletilmesi konularında yetkili kılmıştır. procurator'lar, senatus'a bağlı eyaletlerde, imparatorun mali danışmanı olarak ona bilgi vermişlerdir. augustus roma'yı yönetirken yeni memuriyetler ve ünvanlar oluşturmuştur. muhafız alayı komutanı ''praefectus praetoria'', itfaiyeciler ''vigiles'', polis müdürü ''praefectus urbi'' 112, roma'nın tahıl ihtiyacını karşılayan memur ''praefectus annonae'', roma valisi ''praefectus'' ve doğrudan hükümdarlık mülkü olan mısır'ın valisi yani praefectus aegyptus'tur.

sonuç olarak, augustus üstü örtülü monarşiyi cumhuriyet kurumlarıyla desteklemiştir halk bile uzun zaman bu rejimi cumhuriyetin devamı olarak nitelendirmiştir. yönetimini akla dayandıran augustus, kurduğu bu sistem sayesinde roma'da otoritesini zorlamalara başvurmadan geliştirip, halkın gözünde bir zorba olmamıştır.

o yüzden buna principatus yönetimi denmiştir.
bu başlıktaki tüm entryleri gör