çalıştığım hastanenin acil servisinde her gün, ajiteler içinde ayrılık anksiyeteleri geçiren 16 yaşından 35 yaşına kadar kadınlar görüyorum. durumları gerçekten üzücü. bir de, intihar ayağı selfieleri çekebilmek için 20'lerinden 40'larına kadar adamlar görüyorum. maksatları yenge hanımlara kendilerini acındırmak. acayiptir ki genelde işe yarıyor. fakat tabii ki asla önermiyorum.
bahsettiğim kadınların durumları da hiç sağlıklı olmasa da, en azından adamlarınkinden daha saf ve temiz.
nasıl bir zamanda yaşıyoruz ya rab? ne ilişkilerimizi yürütebiliyoruz, ne ayrılıklarımızı sağlıklı şekilde yönetebiliyoruz.
şimdi bu durumu da, 17 yıllık akp hükümetine bağlarsam muhalif dostlarım bile ''yok artık ebesinin ali samisi'' diyebilirler. demesinler. durumun mekanla ve zamanla çok ilgisi vardır kanaatimce. artık yaşadığımız şehirler şehir değil, köyler köy değil. bu durum temelimizi lumpenlikle dinamitliyor. her yerde, her mekanda, her şehirde sıkış tıkış zipli dosyalar gibi yaşıyoruz. hareket yoğun, devinim yok. hiç bir somut ve soyut değer hakkında özgün bir tanımımız yok. her yerden dayatılan, her şeyle ilgili, 3-5 ezber tanımla idare ediyor herkes.
çocuklarımız, her yere götürebildiğimizin, her şeyi alabildiğimizi teşhir edebildiğimiz mülkiyet temelli varlıklara dönüşmüş. bir de artık çocukların eskisinden çok daha sinirli olduğu gerçeği bir tek benim mi dikkatimi çekiyor?