muhteşem bir sanat müziği esermizde de dediği gibidir.
''ömrümüzün son demi son baharıdır artık
maziye bir bakıver neler neler bıraktık''
ömürsel büyük bir tıkanıklık yaşamaktayım. bu tıkanıklıkta elbette maddi boyutlarda var. lakin emekçi insana yoksulluktan, borçtan yakınmak yakışmaz. çalışılır ödenir. fakat hepsinden ve her şeyden bağımsız gram neşem yok. herkesten özür dileyerek söylüyorum ki herkesin sığlığından sıyırmış vaziyetteyim. söylemek isterim ki söylediğim meclisten tamamen dışarıdır. çevremdeki insanlardan ve yeni tanıştığım insanlardan bir derinlik ümit etmekten usandım bıktım.
hatta bir süredir bu sığlıkla yaşamanın yaratıcı yollarını aramakla geçmeye başlamıştı hayatım. tanıştığım insanların çok yerini görmezden geliyordum. hatta derinliği bazen bir boya edip boyamaya başlamıştım onları. bundan da bıktım. yoruldum. bu ettiğim en başta insanlara büyük saygısızlık.
yaşamaktan bıktım. intihar etmeyeceğim. artık öyle bir dünyada yaşamaya başladık ki, sevdiğimiz insanlar yaşamak adına bir pranga. bu prangayla da yaşamak istemiyorum aslında. bugün 36 yaşımdayım. babam 36 yaşında ölmüş. en sevdiğim dostumu 36 yaşında kaybettim. bu sene içinde suçlanmayacağım bir biçimde ölmenin umudu içindeyim artık. eskiden umutsuzluk organımı aldırdığımla övünürdüm. şimdi anladım ki bu organ yetmezliği bünyemi aşırı şekilde yormuş.
yükseklerden bakamıyorum
korkuyorum
derinlik çekiyor kendine
düşecekmişim gibi içimin derinliğine
başım dönüyor yükseklerden
çekiyorum beni kendi derinliklerime
en derini dünyanın kendi uçurumum
başım dönüyor içimin derinliğinden
bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
kendimi kendi içime atacağım
kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
uçakların da füzelerin de
bütün o sınırları aşacağım
kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım
durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
gözlerim kararıyor içime bakınca
atıp kendimi kendime
derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım