uzun ilişki sonrası ilk duygusal yakınlaşma

nalbantyani bezirgan
Kişinin uzun soluklu bir sevgililik dönemi sonrasında başka bir insanla yaşadığı duygusal yakınlıktır.
kendine has bir dokusu, olumlu ve olumsuz birçok denklemi vardır bu yakınlığın.
uzun ilişkinin vermiş olduğu o birbirini tanıma, o samimiyet, o "ben ne yapsam zaten anlar" rahatlığının verdiği gereksiz alt metinlerden ve süslü atraksiyonlardan uzaklıkla yakından alakası yoktur.
uzun süredir ilk defa sizi çok yakından tanıyan biriyle değil de aksine tamamen bir yabancıyla aynı dili konuşmaya çalışırken bulursunuz kendinizi.
Bir cümlenizden sonra "nasıl yani?" dediğinde aklınıza eski sevgiliniz gelir ve "o olsaydı anlardı" dersiniz ama içinizden. Çünkü bilirsiniz o eski flört hatıralarınızdan ki "flörtüne asla eski sevgililerinden bahsetme."
sanki büyük bir günahmış gibi saklarsınız onu. Hatta onun anlamayacağı bir şekilde bile olsa onu size hatırlatacak bir mimik, aranızdaki bir kelime oyununu bile yapmazsınız. sanki karşınızdaki hemen anlayacakmış gibi, karşınızda oturanı değil de başkasını düşündüğünüzü..

Ama sonra bir şekilde rasyonel tarafınız -ya da artık ne tarafınız denk geliyorsa- sizi içgüdüsel olarak bir yola sokar. Unutursun ya da üstünden geçersiniz demiyorum Geçici körlük gibi bir şey olur. Sadece karşınızdakine odaklanırsınız.
Onu bir puzzle gibi görüp çözmeye çalışırsınız. ve buna devam etmek istersiniz. bunu Bazen onu tam olarak anlayamadığınıza şaşırdığınız içi merakınızdan yaparsanız. Bazen de kolayca onu çözüp anlayabildiğiniz için hissettiğiniz o tatmin duygusundan.
Ama bir şekilde bu sohbetler devam eder. Uygun ortam ve gereken her şeyin müsait olduğu çok da büyülü olmayan bir anda tanıdık duygular eşelemeye başlar sizi içten içe.
Sonra biraz garipsersiniz ve Birden ilginç bir dilemmanın içinde bulursunuz kendinizi.
bir yanınınız "oç bi dursana, bak daha ne kadar geçti ki sen napıyorsun?" der.
Bunu belki kibriniz söyler. Senin sevgin öyle unutulacak bir şey değil olduğuna inandırmaya çalışır seni.
Belki de vefanız söyler. Ne kadar da çabuk unuttun onu aq diyerek.

Ama bir yandan da içinizdeki o küçük piç umut tanecikleri bazı şeylerin daha farklı ve güzel olacağına sizi ikna etmeye çalışır.

İşte böyle içinizde kırk deli tilki tur atarken bir anda hiç hesaba katmadığınız bir şey olur ve karşınızdaki size bir şey söyler.
Bu sevdiği bir film olabilir ya da müzik. Belki de ailesinden, yaşamından bir şeyler anlatabilir.
O anda siz ondan bir parça bulursunuz. Sonrasında o parçayı çamura batmış paçanızı kurtarmaya çalışır gibi geri almak için daha batarsınız bir şekilde..

Sonrası..
Sonrası sil baştan
bu başlıktaki tüm entryleri gör