Neden sadece hüzünle eşleştiğini anlayamadığım hissiyat. Tamam doğamız gereği keyfinden mest olacağımız bir dost sohbeti, başını omzuna koyup kokusunu içimize çekeceğimiz bir sevgili arıyoruz ama kim kimi kendisi kadar mutlu edip, sevebilir ki? Kendimizle kalıp, sevmenin hatta iç sesimizle konuşup, üstüne dalga geçip gülmenin tadını çıkarmak yerine neden acısını çekiyoruz? Kendini sevmenin kaçıncı seviyesindeyim bilmiyorum ama her sabah canım kendime sevgilerimi sunmam bile zamanımı alıyor bu yoğunlukta nasıl bir başkasına emek vereyim? Neyse Gideyim de aynada biraz daha kendimi seveyim.