yalnızlık

zeitgeist
ben en çok yalnızken farkına varabildiklerime tutuldum. ateşin kızılı, yaprağın sarısı, tenime değen rüzgar, ufkumdaki çizgi, cevapları olan ya da daha çok soru sorduran gerçekler, mutlağı harcına kardığım yapılar, var olanlar, olmayanlar, adımladığım ya da bazen koştuğum o yollar, çizgi boyu harcananlar, hiç yer tutmayanlar, peşi sıra özgürlük veya esaret, adı söylenmemesi gerekenler, binlerce yangın sonrası yine aynı duran ve surlarında ölümden bihaber gözcüler barından o kaleler, çocuk, ihtiyar, kadın, erkek, yok hükmünde yer kaplamayanlar, attıklarım ve biriktirdiklerim, bildiklerim ve bulamadıklarım, doğrularım... hepsi ardı sıra, tek tek ve defalarca tekrar tutuldu. bir başına adımladığım yolları çok sevdim ben.

duman gitti yanan közdeyim, uzağım.

daha yüksek yerler var, daha sert kayalıklar, daha çok karanlık, daha çok gün doğumu var.

bilmediğim gerçekler var daha, sormaktan vazgeçtiklerimle halaya duran.

yalnızlık basit bir eylem, sıradan bir sokak, herhangi biri, yalnızlık olsa olsa sigara külü.. daha fazlası değil.

bu başlıktaki tüm entryleri gör