İnsan kendi sürüsünü bulana ve orada kabul görene dek yalnızlık hissi geçmez. Bizim gibi düşünen ama en az bizim kadar iyi olan sosyo-kültürel türdeşlerimiz içinde olmak ve onların içinde yükselip üstün olmak isteriz. Hem anlamak ve anlaşılmak hem de üstün olmak isteriz. Bu sadece niteliksel değil duygusal da bir bağdır. Üstelik bu topluluk tıpkı bir göç sürüsü gibi akış halinde olmalıdır ve bizi hedefsiz bırakmamalıdır. Eğer böyle bir topluluğun üyesi olamazsak ailemize yönelir ve onların bunun yerini almasını isteriz. Bu da olmazsa sevgilimizden tüm o boşluğu kuşatmasını isteriz. Ama ne sevgili ne aile bunu dolduramaz. Ve onlara rağmen, hatta arkadaşlara dostlara akrabalara rağmen yalnız bir insan olarak yaşarız.