yazarların başlarına gelen olaylardır.
sabah erken saatte kalktım, epey yorucu bir gün olacak benim için. akşam uyumadan planlama yaparken yorulup uyuyakalmışım, düşünün ne kadar yaşamak istemediğimi o günü. kalkıp bir kahvaltı hazırladım kendime. kahvaltıda alman ekolündenimdir, bol yemeyi tercih ederim. güzel bir çay demleyip kahvaltılık malzemeler çıkardım sofraya. iki yumurtayla tarifini babamdan aldığım omletten yaptım kendime. güzel bir kahvaltı güç vermişti bana. o günlerde kendime güvenimi yitirmiştim, en ufak kıpırdanma can veriyordu bedenime. anlık tebessümler hayat öpücüğü gibi geliyordu. alkolle olan düzenli ilişkimi bir kaç seviye yukarı çekmek zorunda kalmıştım. duşa girdim hızlıca, duşun sonlarına doğru şok etkisi olsun da kendime geleyim diye musluğun soğuk tarafına abandım. kurulandıktan sonra temiz kıyafetlerimi giydim ve artık hazırdım. geçip kuruldum salonda kitaplığın yanında duran koltuğa ve gözden geçirmeye başladım 'o günleri' yeniden. detayları unutmamam gerekiyordu. her detay başka bir gerçeğe vardırıyordu beni.
-rakı sofrasındaki insan dizilimi
-sofradaki şarkılar
-eve dönüş yolundaki sessizlik
-telefonunun git gide uzaklaşması
-konum ve saat belirtmem gereken gidiş-gelişler
-o akşam dışarı gelmek istemeyişi
-çalmayan telefonum
-mekandan erken ayrılan bir adam
-çalmayan telefonum
-sabaha karşı alkolün etkisi azalınca aradığım ve uyumamış bulduğum bir ses tonu
-ertesi günün akşamında uykusuz iki çift göz
-yürek çarpıntılarım
-samimiyetsizliğinde bir saçmalık olan vedalaşma sahnesi
-bitmeyen saat ve konum istekleri
-saçma bir aile ziyareti bahanesi
-bir otobüs yolculuğu
-tedirgin telefon konuşmaları
-iyi düşünülmemiş yalanlar
-4 günlük yolculuk süresinin son gün-gecesinde yapılan tek telefon konuşması
-hızlı süren şoför yüzünden erken biten otobüs yolculuğu
-ve dönüşünde yüzünde güller açan bir kadın!
her bir başlık yeniden ve yeniden gözden geçirilecekti ve geçirdim. bu sırada epey şişe devrilmiş yerde duruyordu. başım çatlıyor sandım. başa dönmem gerekiyordu ve öğlen olmuştu bile. düşündüğüm sırada telefonum çalmış bir kaç kere, yarım kalır da detay atlarım korkusuyla açmadığım telefonuma bir kaç tane de mesaj gelmişti. işe gidememiştim yine. -patron bu kez kesin siktir çekecek. dedim kendi kendime. sesimi duymak iyi gelmişti. yaşadığımı hissettirdi bana. dolapta kalan son birayı içip, öğleden sonra olacak seansım için markete çıktım. ama bu kez kafayı kullanıp, kalan son paramla büyük bir rakı aldım kendime. akşam seansım vardı daha.