zengin itiraf

ceteris paribus
duygularımı kaybediyorum sanırım. pek bir şey hissedemiyorum artık. bir öfkem var sadece. yakıp kavuran içten içe. dolu dolu yaşayabildiğim bir öfke. diğerleri karanlık bir caddede yanıp sönen bir sokak lambası gibi. zira kaybolunca hisler karanlığa gömülüyor insan. ve kaybolunca duygular, kayboluyor insanlar, yavaş yavaş. bir öfke sadece, bir kızgınlık. ara ara yaşayabildiğim yegane his. kızgınım yine şu sıralar. birine değil birilerine. hayatı yaşanmaz hale getirenlere. benden umudumu çalanlara, sırf onlar gibi düşünmediğim için. bir toplumu felakete sürükleyen bir grup basiretsize mesela. kendi isteğiyle sürüklenen basiretsiz yığına. gençleri işsiz bırakanlara. kendi çocukları dünyada cenneti yaşarken. oğlu mazlum kaldı diye babaları ağlatanlara. zira ağlamamalı babalar. çünkü çocuklar o gözyaşlarını kaldıramaz. dini siyasete karıştıranlara kızgınım sonra. insanların manevi değerleriyle oynayanlara kızgınım. bir toplumun cehaletine kızgınım. bilmediğini bilmeyene kızgınım. insanlara kızgınım. bazı değerlerden yoksun kalanlara kızgınım sonra. yaşlıya yer vermeyen gence kızgınım mesela. sırada önüme geçip fatura ödeyen amcaya kızgınım. yere tüküren adama kızgınım. ben yaya geçidinin başında öylece beklerken, bana yol vermeyen araca kızgınım. gönlünü mal mülk sevdasıyla kaplayana kızgınım sonra. maddiyat için manevi değerleri yıkanlara. yoksul diye yuva yıkana. insanlıktan yoksun insan suretlerine kızgınım. çocukları mahzun bırakan bir sisteme kızgınım sonra. çıplak ayaklı bir çocuğun mercedesin başında mendil satmasına kızgınım ben, mesela. yetmeyecek kelimelerim bilirim. hayat sevilmeye değer de. ben o sevgiyi bizden çalanlara kızgınım. yine de tebessüm ederim. kızgınlığımı, kırgınlığımı bir tebessümün arkasına sakladım. belki bir çocuğun içini ısıtır, kim bilir.
bu başlıktaki tüm entryleri gör