yıllar gölgeler gibi düşer yollarıma
yaşanmış güzel şeylerin hepsi
fısıldar bir fotoğraf gibi tebessümümü
içinde sen olan, içimde sen olan
silüetinden kaçamam her şiirde can bulan
şarkılar hep sesinin tadına yakınsar
uykularımda bulurum seni
tenin ve sıcaklığın dolar ruhuma ve avuuçlarıma
benimliğin kokar bütün dünya
uyanışlarımı çirkin kılar yokluğun
sanki seninle büyüdüm
ve sanki
göğe yükselen hislerimin sarmaşığı
sensizlik boşluğunda salınır
hislerim büyür kırılmalara doğru
içinde yayılıp rengimi vermek isterken
dokunmazsan çatlayan toprak oldum sana
yüzümdeki ve ellerimdeki kir
bana yasaklar seni
vurulmaya utanılacak bir kapı gibi durur
beni adam bilişin
ama aşk ölümcül bir rüzgar gibi
fırtınalaşıp dünyamda
cüretini yüksekliğine taşır
mor bahçelerine yeniden düşmek için
utanç ve hasretle
mor dünyanın kapısında bir şiirdir sesim