Öğlen sularında Bir kiraz ağacıyla karşılaştım. Dallarında bir sürü demli ve diri öpücükler asılıydı. Oruçluydum, mekruh bir buse olamazdım kırmızı demlerinde, ya da yiyemezdim. Gülümsemeyi seçtim, ben gülümsediğimde dudak kuruluğuma bir iğne battı, kirazlar iğnenin acısına ve benim hatırıma boyun büktü. Sonra baktım ki, koca kiraz ağacı dallarını yere doğru eğdi de eğdi. Oturup toprağa, göğe doğru da gülümseme geçti içimden... fakat güneş fenaydı. Yürüdüm geçtim ve gittim. Bir gün iftar sonrasına bir randevu fısıldadım kiraz ağacına, dönüp ardıma bakarken.