sadece ölüyorum, ötesi yok inan
gece yarısı ayazlar üç-beş devriyesini atmakta yine. sensiz geçen bir günü yine sensiz gecelere kendi ellerimle gömüyorum.
sen yokken anlamı yok baharların artık
anlamı yok çekilen onca acıların. anlamı yok sensizliğin.. sen yoksun sadece.. sadece yok..
yoksun sadece yok.. bu kadar basit olmamalıydı ölmelerim, bu kadar çabuk, bu kadar erken solmamalıydı çiceklerim. artık ne sesin yankılıyor sokaklarımda, ne de varlığın geziniyor damarlarımda.. sadece yokluğun kanıyor dudaklarımın ucunda.. sadece suskunluğum can veriyor ayak uçlarında.
sadece ölüyorum yokluğunda..
sadece ölüyorum, ötesi yok...
yokluğunda yüreğimin duvarlarına çerçevelenmiş hatıralarına bakıp bakıp sensizliğini dinliyorum. sonra da suskunluğuna diz çöküp yalnızlığını demliyorum. yoksun, her gece gözlerimde kanıyor senli hatıralar. uykular firarda. karanlığı örtüp üzerime seni anıyorum kırık dökük kelimelerimle. sancılara girdap gönlümle adını sayıklıyorum ardı ardına. yavaş yavaş boğuluyorum . yavaş yavaş dibe çekiliyorum..yoksun, gözyaşları biriktiriyorum avuçlarımda. yoksun, mürekkebimden sızıyor kan rengi kelimeler. bendeki adın hala bir ömür ile anılırken, kim bilir ölümsüz sevdam senin ayak uçlarında son nefesini vermekte.. canım acıyor sevgili. puslu bir havada vurulur, olduğun yere yığılırsın ya hani.. işte gittiğin gün yalnızlığın mıhlandı alnımın ortasına. gittiğin gün dudaklarıma mühürlendi adın
. şimdi yoksun ama ne geçmişimize gömüyorum seni ne de sensizliğine pes ediyorum. çünkü; ben seni sensizlikte bile ömür boyu bekleyecek kadar seviyorum..
farkındayım; bir ömür uzaktasın bana. şimdi hangi mevsimin hangi baharını yaşamaktasın? hangi rüzgarın koynunda yaralarını sarmaktasın?. bilemiyorum ve bilmekte istemiyorum. bildiğim tek şey var; sen hala bendesin. sendeki beni öldürsen de, sen hala damarlarımda gezinen alyuvar sıcaklığında bana gülümsemektesin.
yalın ayak yürüyorum dikenlerin üzerinde. acılarımı acılarınla devşiriyorum.. ilelebed yaşamaktan gurur duyduğum gözyaşlarından bir sonbahar günü sıcak gülüşlerine taşınıyorum. anla sevgili. yalnızlığın dururken kapımda , kan bürümüş çığlıklarımı satıyorum ayazlara.. karşılığında sadece senin bensiz de mutlu olduğunun haberlerini istiyorum. bensiz uzaklarda mutlu olman benim yaşama sebebim sevgili.. son sözüm; her zaman gülümse ne olur. acılarına kefil olmuşken ne olur gülümse hayata.. gülüşlerin mutluluklara adanmışken sen her zaman hayatı sev. ve hiçbir zaman ağlama sevgili. çünkü; mutlulukların, yaşama sebebim iken; gözyaşların bedenimin örtüldüğü kefen olur
.
yokluğun kanar dudaklarımda, sonra suskunluğun ölüm yazar yüreğime..kimliksiz rüzgarlara bel bükerim. çünkü, sen yoksun yanımda..isyanlara bilenirim yalnızlığın kanayan yüzünde. sen yoksundur artık, her gece karanlığa bürünür. her yağmur sonrası gülüşlerin takılır göz ucuma. gökten tel tel senin yağmanı dilesem de iliklerime kadar yalnızlığınla ıslanırım
seninle başladı yüreğime kilit vurup ölüme susmalarım..pervasız fırtınalara yenik düşer yalnızlığım. evlat edinirim karanlıkları sensizliğin mateminde. sensiz baktığım dipsiz kuyuyu andırır bana. bak görüyor musun gri tonlar giydirilmiş hüzünler çizilmekte ömrüme. artık her rüzgar yalnızlığı çarpıyor yüzüme. her dalga karanlığı
.sen gittin içimdeki aşkı, yüreğimdeki canı kaybettim
sensiz geçen her gece ömür defterinden düşüyorum.
bir gün sensiz ölmenin acısını bırakacağım satırlara.. tabutum olacak
gözbebeklerinden düşen gözyaşın. kefenim olacak susmaların. şimdi varlığın kepenklerini indirip sensizliğinde uyumaya gidiyorum. ve sabah kalktığımda değişten bir şey olmayacak.. her zaman ki acılar düşecek paydalarıma..uyandığımda perdelerime hep yokluğun doğacak tıpkı gecelerimin alnına yalnızlığın soğuk çığlıkları örtüldüğü gibi..yoksun işte.. canım acıyor sadece. neden diye sorma.. sadece yoksun. soluyor taze baharlarım.. sebep arama ne olur. sadece yokluğun ile varlığın arasında yavaş yavaş ölüyorum; ötesi yok inan.
(alıntı)