zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

moviebird
Dünyaya geldiğinizde hiçbir şey göremiyor olmak nedir bilir misiniz?
Gerçekten tüm güzellikleri bir an hiç göremediğinizi düşünün
Düşündünüz mü?
-Evet, düşündük
-Peki, nasıl hissettiniz?
-Kelimeler kifayetsiz kaldı çünkü göremesek bile insanların ve nesnelerin varlığını ruhumuzla hissettik. Hatta görmüş kadar olduk! Demek ki nabzımız halen atıyormuş.
Hissetmek bazen görememekten daha baskınken; göremeyenlerin his duygusu ise tıpkı kopmayan bir halat kadar sağlam…
Tabi tüm bu aktarılanlar doğuştan göremeyenlerle ilgili.
Bizim asıl sorunumuz “görüp” de göremeyen ruh hali bozuk insanlar!
Onları ne yapacağız?
Acaba “geri dönüşüm kutusuna” mı göndersek?
Bana soruyorlar: “Göndermek kalıcı bir çözüm mü?” Hayır değil ama gören insanlara o kadar çok ihtiyaç var ki…
“Bakar kör” olan insanlar çoğu zaman kendi gölgelerini bile göremiyorlar. Kendi gölgelerini göremezsen nasıl görsünler çevrelerini değil mi?
Çok yazık ya!
Görmek ve görüleni analiz etmek vizyon genişliğini ifade eden önemli bir kavramdır.
Bu kavramın bilinmeyen tarafı ise ruhun özgür bırakılma eylemi…
Hiçbir zaman ruhu bir hücreye hapis edemezsiniz.
Çünkü;
“Ruhunuz, içinizdeki asıl gözlerinizdir. O gözler gizli kamera gibi sizi gözetler.”
“Ruhunuz her daim huzur bulmak ister”
“Ruhunuz ayna görevi görerek o yansımanızı size gösterir”
Ruhtur bu esirlikten hiç hoşlanmaz.
Esaretten kim hoşlanır ki?
Siz zaten kendinizi çoktan esir ettiniz bile…
At gözlüklerinizi atmadıkça pembe rengini siyah görmeniz muhtemel…
Hatırlatalım siyah rengi sadece negatif enerjiyi çeker.
Ve evrene ne gönderirseniz evren onu alır.
Alışverişinizi doğru yapın ki göremedikleriniz hissettiklerinizin yerine geçmesin.
Kıymetli bir altın gibi görmüyorsanız kendinizi yolun sonuna gelmişsiniz demektir.
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi gibi siz de tüm herkesin sizin ekseninizde dönmesini arzu ediyorsanız
GÖRÜN!
bu başlıktaki tüm entryleri gör