önyargı dediğimiz olayın ne kadar boktan bir şey olduğunu gözler önüne seren muhteşem bir filmdir. film içinde gerçekleşen diyaloglar son derece sade bir dil ile anlatılmıştır. ayrıca jüri kararına dayalı adalet sisteminin, adaleti sağlamada ne derece doğru bir sistem olup olmadığı konusunda ciddi şüpheler uyandırır ki bu bahsettiğimiz abd için geçerli düşünün. ülkemizde bu sistemin uygulanabilirliği kanımca neredeyse zaten imkansızdır. son olarak bazen 1 kişinin fikrinin bile, çoğunluk karşısında ne denli etkili olabileceğini ve değişimi nasıl tetiklediğini suratınıza tokat gibi çarpar. tüm bunların yanı sıra, filmin sonunda acaba alınan karar doğru muydu diye de düşünmeden edemezsiniz, öyle de ironik bir yanı vardır :)))
not : ulan şimdi farkettim, filmi anlatsaymışım da olurmuş. her neyse, mahkeme sistemlerimiz çok farklı olsa da, başta hukukçu arkadaşlar olmak üzere, herkesin izlemesi gerektiğini söyleyebilir ve önere bilirim. sevgili davy jones'un da belirttiği üzere, filmin başlangıç ve final sahnesindeki minik bölüm hariç, tamamının ufacık bir odada geçiyor olması kesinlikle izleyeni sıkmaz. hep son olarak dedim ama gerçekten bu kez son, filmin en ilginç yanlarından biri de, filmde geçen karakterlerin yalnızca 2 sinin ismini, (o da filmin final sahesinde) yer alıyor olmasıdır. Bu da, isimlerin karakterler üzerinde çok da anlam taşımadığının en belirgin özelliğidir. feministler izlemesin film de kadın oyuncuya yer yok.
benzer güzellikteki bir film için ; "Anatomy Of A murder (Bir Cinayetin anatomisi/tahlili) isimli filmi önerebilirim. Umarım onun başlığını açmak da bana kısmet olur ama şimdi uyumalıyım,evet.