5 aralık 2017 kemal kılıçdaroğlu açıklaması

siz hepiniz ben tek
Çok küçükken büyüklerimizin anlattığı bir fıkrayı aklıma getiren açıklamadır.

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ülkelerin birinde vaktiyle küçük bir köyün koyunlarını giden küçük bir çobanı varmış. Bu küçük çoban her gün koyunlarını bir dağın eteğine götürür orada otlatırmış.

Günlerden bir gün, koyunlarını otlatırken çobanın canı sıkılmış. Ne yapsam da eğlensem? diye düşünmüş. Aklına bir fikir gelmiş. Yerinden fırlamış köye doğru koşmaya başlamış. Köye varınca:

İmdat! İmdat! İmdat! Yardım edin! Kurtlar koyunlarımıza saldırıyorlar diye bağırmış. Köylüler ellerine kazma küreklerle koyunların yanına doğru koşmuşlar. Koyunların yanına varınca, kurtları aramaya başlamışlar. Bir yandan da çobana soruyorlarmış:

– Hani nerede kurtlar?

Çoban kahkahayla gülmeye başlamış.

– Yalnız başıma burada çok sıkıldım. Bu olayı biraz eğlenmek için uydurdum demiş.



Köylüler hem şaşırmış hem de öfkelenmişler. Söylene söylene köye dönmüşler.

Birkaç gün sonra çoban yine koşarak köye gelmiş. Köylülerden yine yardım istemiş. Köylüler yine ona inanmışlar.
Çoban:

– Gerçekten kurtlar geldi. İnanın diye bağırmış. Köylüler yine yardıma koşmuşlar. Meğer çoban yine oyun yapıyormuş. Kurt falan yokmuş.

Ertesi gün çobanın sürüsüne gerçekten kurtlar saldırmış. Bunun üzerine küçük çoban var gücüyle köye koşmuş. Olanları anlatıp yardım istemiş. Fakat köylüler bu kez anlatıklarına inanmamışlar. Çoban gözyaşı dökmüş, yalvarmış yine de köylüler oralı olmamışlar. Kurtlar da çobanın bir kaç kuzusunu kapıp götürmüşler.

Çoban bu duruma çok üzülmüş. Bir daha yalan söylememeye karar vermiş. Herkesten özür dilemiş. O günden sonra dürüst ve güvenilir bir insan olmuş.

bu başlıktaki tüm entryleri gör