Sevdiğiniz bir insanın size gülmesi veya güzel birşey söylemesi gün içinde bu hissi yaşatabilir.
aniden gelen hayat güzel hissi
böyle aniden gelip giden hislere çok da aldırış etmemek lazım. bana da bazen aniden hayat güzel, süper, harika hissi geliyor misal, birkaç dakika sonra böyle hayatın içiné soxum diyorum. sonra bir şarkı keşfediyorum, 762 defa peş peşe dinleyecek kadar çok seviyorum şarkıyı, 763. yü dinlerken "eh amma kafa ziktin be!" deyip sanki bana saatlerdir onu zorla dinletiyorlarmış hissiyle çat kapatıyorum.
sonra facebook'ta ana sayfamın sağdaki çubuğunu aşağı doğru çekerken karşıma komikli sayfaların paylaşımları geliyor, "size bir hikaye anlatayım... sene 1995" gibi klişe sözlerle başlanmış twitter floodlarının sanki çok komikmişçesine paylaşılıp binmilyonlarca like ve paylaşım almasıyla devam eden sebepsiz popülerleşen tiplere takılıyor gözüm, "olm bunun bir benzeri yıllar önce ekşi'de de paylaşılmıştı?" diyorum soruyla bitmeyen cümlemin sonuna soru işareti koyarak içten içe. sonra fark ediyorum ki ben 1995 yılının yaz aylarında babamın aldığı yatay kasalı ibm bilgisayarıma sonic yükleyip oynamış adamım, gördüğüm ve okuduğum o kadar çok şey var ki, bunlar sadece benim yaşlanmış olduğumun kanıtı değilmiş gibi herkesten aynı internet farkındalığını beklemem de ayrı bir götlük deyip özeleştirimi yapıyorum.
heriflerin internetle tanışması instagram'da karşılıklı takip, acil son 5 foto gibi beyin yakan argümanlarla başladığından bazı şeylere daha önce denk gelmemiş olmalarını anlayışla karşılayamıyor ve hepsini gözümde cehalet noktasında 12 basamak yükselterek top 10 tiksinme sebebi listeme ekliyorum. aynı davarlara başka zaman denk geldiğimdeyse yazık la kimin çocuğuysa diyerek acıma duygumu alevlendiriyor, olaya farklı bir açıdan yaklaşıyorum. olaylara farklı açılardan yaklaşma sebebimi sorguluyorum sonra, o anki ruh halime bağlıyorum. çünkü farklı zamanlardaki ruh halim "beyle hayatın içine soxum" ile "yaşamak süper lan, seks falan!" arasında gidip geldiğinden, kendi içimde yaşadığım bu çelişkilere çok da sağlıklı hisler olmadığını varsayarak yaklaşıyorum. sonra işten geliyorum filan... duş almam lazım. burnumu koltuk altıma götürüyorum, parfüm, deodorant, roll-on'la karışık ter kokusu kırıyor burnumun direğini. duş alman lazım olm diyorum. keselenmen lazım. neyse siktir et biraz sonra alırsın deyip sözlüğe entry giriyorum.
hayat ne garip.
sonra facebook'ta ana sayfamın sağdaki çubuğunu aşağı doğru çekerken karşıma komikli sayfaların paylaşımları geliyor, "size bir hikaye anlatayım... sene 1995" gibi klişe sözlerle başlanmış twitter floodlarının sanki çok komikmişçesine paylaşılıp binmilyonlarca like ve paylaşım almasıyla devam eden sebepsiz popülerleşen tiplere takılıyor gözüm, "olm bunun bir benzeri yıllar önce ekşi'de de paylaşılmıştı?" diyorum soruyla bitmeyen cümlemin sonuna soru işareti koyarak içten içe. sonra fark ediyorum ki ben 1995 yılının yaz aylarında babamın aldığı yatay kasalı ibm bilgisayarıma sonic yükleyip oynamış adamım, gördüğüm ve okuduğum o kadar çok şey var ki, bunlar sadece benim yaşlanmış olduğumun kanıtı değilmiş gibi herkesten aynı internet farkındalığını beklemem de ayrı bir götlük deyip özeleştirimi yapıyorum.
heriflerin internetle tanışması instagram'da karşılıklı takip, acil son 5 foto gibi beyin yakan argümanlarla başladığından bazı şeylere daha önce denk gelmemiş olmalarını anlayışla karşılayamıyor ve hepsini gözümde cehalet noktasında 12 basamak yükselterek top 10 tiksinme sebebi listeme ekliyorum. aynı davarlara başka zaman denk geldiğimdeyse yazık la kimin çocuğuysa diyerek acıma duygumu alevlendiriyor, olaya farklı bir açıdan yaklaşıyorum. olaylara farklı açılardan yaklaşma sebebimi sorguluyorum sonra, o anki ruh halime bağlıyorum. çünkü farklı zamanlardaki ruh halim "beyle hayatın içine soxum" ile "yaşamak süper lan, seks falan!" arasında gidip geldiğinden, kendi içimde yaşadığım bu çelişkilere çok da sağlıklı hisler olmadığını varsayarak yaklaşıyorum. sonra işten geliyorum filan... duş almam lazım. burnumu koltuk altıma götürüyorum, parfüm, deodorant, roll-on'la karışık ter kokusu kırıyor burnumun direğini. duş alman lazım olm diyorum. keselenmen lazım. neyse siktir et biraz sonra alırsın deyip sözlüğe entry giriyorum.
hayat ne garip.