anlamak

ontolojik sancilarimin merhemi
zordur anlamak bazen. beynin çatısında oluşan su damlası benzer. bazen kupkurudur orası. o anlarda cümlenin son sözcükleri yavaş yavaş azalıp yok olurlar. yüzünün ifadesizliğini ve konuşmamın amaçsızlığını fark eder insanlar..

çatıdan düşen su damlası beynin topraklarına ulaşırsa, orada fikirler yeşerir. kuru olması durumunda beynin çatısının çatlaması gerek. içeri giren ışık ve beynin toprağından boynunu çıkaran fikir, fidanlarına ulaşır ve beslenir.

kuru ve kendini kapatmış bir çatı, kısır döngüler mahkumdur. elbette kendi içinde yeşerttiği fidanlar var ama bunlar ölüme mahkum. tabi bunun da farkına varmadıkları için netice hazin. işte o zaman anlamsızlaşır ifadeler. evet konuşmak amaçsızdır. çorak bir toprak gibi arzı endam eden suratlara!
ihtiras limani
" bağışlamadan ya da suçlamadan, anlıyorum" watchmen'de Dr. Manhattan böyle diyordu.

Yargılamadan anlamak çok zordur. Anladığımız bir şekilde bizim eleklerimizden geçer, kanunlarımıza formüllerimize uygulanır. Akla empatiyi getirir. Oysa empati ancak karşıdakinin formülizasyonunu öğrenmek ile ilgili bir şey. Bu formülizasyonu kendimize uydurup benzer çıktılar aldığımızda empati çalışır, çünkü biz o olamayız. Bahsettiğim anlamak ise tanrısal bir üst bakış gerektiriyor. İnsan için bu çok zor. Sempati veya antipatiye bulaşmadan anlayabilmek zor, diğer bir soru da, bu şekilde anlaşılmayı gerçekten istiyorum muyuz?
ontolojik sancilarimin merhemi
Bir nevi yorumlamak. Anlamak istediğiniz her şeye ilham verebilirsiniz. Saçma sapan 50 kelimeyi birbirinden bağımsız yan yana dizseniz bile insan beyni anlama muhtaç. Anlamak istediğine kaçıyor. Tamamlayıcılık ilkesi kendisini ortaya koyuyor. Birinin “ hiçbir şey anlamadım ama çok etkilendim “ dediğini duymuştum. Mesela bunun gibi. Dahası, okura kaçacak bir boşluk bırakmadığınız zaman size yakalanıyor.