marcus de sade

ontolojik sancilarimin merhemi
bütün zamanların en sapkın yazarlarından biri ya da belki de birincisi olan marquis de sade, bir edebiyatçı olduğu kadar bir filozoftur. sade, nietzsche üzerinden 20. ve 21. yüzyılın postmodern felsefesine doğru uzanan bir 'yeni ahlak' önermektedir. bu ahlakın max weber'in sorunsallaştırdığı 'protestan ahlakı'ndan daha fazla kapitalizmin ruhuna uygun düştüğü, niccolo machiavelli'nin çıkar için ahlaksızlığı savunan düşüncesini bir adım ileriye götürerek zevk ve para için özgürlük çatısında ahlaksızlığı sistemleştirdiği düşünülebilir. sade, kapitalizmin sınır-tanımazlığı ile bireysel sınır-tanımazlık arasında bir korelasyon kurmuştur.

kullandığı sembolizm akıllara okültizmi getirmekte, satanik argümanlara eserlerinde çokça rastlanmaktadır. bu onun 'yeni ahlak' kuramını sistemleştirirken nereden esinlendiğinin bir göstergesi olabilir. pierre klossowski 1947 yılında basılan eseri komşum sade'de, sade'in felsefesini incelerken, hıristiyanlık değerleri ve maddeciliği reddettiği için onun nihilizmin friedrich nietzsche'den önceki gerçek öncüsü olduğunu söyler.

sade'in yatak odası felsefesi'', önceki siyasi filozoflara özellikle rousseau ve hobbes'a ve onların doğa, erdem ve neden kavramlarını toplumla bağdaştırma çabalarına bir karşı-tartışma tezi olarak görülse de sade, felsefik dialektiğini kapitalizmin büyümek için engelleri kaldıran doğasından almıştır. 2 aralık 1814'te ölmüştür.
avni
hayatını hapishanelerle tımarhaneler arasında geçirmekten haz duyan, sadizmin isim babası, edebi erotizmin en güçlü temsilcilerinden sayılan, ahlaki ve kutsal sayılan ne varsa aşağılamaktan keyf alan toplumdışı yazar.
eserlerine göz attığımızda çoğumuza göre ya sapkın, ya kaçık ya da anarşist olarak yaftalanacak bu sıradışı yazar; kendinden emin bir şekilde "beni anlayanların az sayıda olması yanlış yolda olduğumun kanıtı değil, durumum bilakis Galileo Galilei'nun genel inancın tersine "dünya yuvarlak ve dünya güneşin etrafında dönüyor" diyerek karşılaştığı duruma benzer. benim ondan farkım geri adım atmamamdır. " diyerek hapsi ya da tımarhaneye gitmeyi yeğlemiştir.