yirmi yıl platon'un akademisinde öğrencilik yaptı. kendisini hocasından (platon) ayıran en büyük özelliği doğayla iç içe olmasıdır. yani şöyle diyebiliriz:
platon, duyular dünyasından uzaklaşmış, hatta kopmuştu. idealara dalmıştı. ideaların ebedi dünyası ''seyretmek istiyordu''. aristo ise, bunun tersini yaptı. doğaya çıktı. kurbağaları, atları, balıkları, çiçekleri inceledi. zaten kendisi avrupa'nın ilk büyük biyologudur.
yani platon gibi izlemekle yetinmeden ''olaylara'' işledi. içine girdi, gözlem yaptı.
bir konu var ki, denmeden geçilmemelidir. kadınlar hakkında aristo, kadının 'eksik bir canlı' olduğunu düşünüyordu. kadını, ''tamamlanmamış bir erkek'' sayıyordu. üreme sürecinde kadın pasif bir alıcı idi. buna değin erkek ise, aktif ve veren taraftı.