beklenen yarınların bir türlü gelmemesi

john overmars
1950lerin ideal amerikan modernizmidir.reklamla pompalanır.gerçek hayatta size güler yüzle konuşanlar genellikle müşteri temsilcisidir.çünkü görevi odur.insanlar reklamlardaki gibi değiller.yalan söyler.size de yalancı olmayı öğretirler.bu bi arkadaş olabilir.sevdiğiniz biri olabilir.herkes olabilir.siz naif ve insancıllığınızı korumaya çalışırken.bu dünya büyük balık küçük balık dünyasıdır.ve güçlü olanın kazandığı dünya.bunu anladığınız anda çocukluktan gelen tüm o saflığınızı kaybedersiniz.insanlar öyle bukalemun suratlıdır ki gerçekten kimin iyi kimin kötü olduğunu anlamanız zaman alır.iş yerinde bürodaki insanı ele alalım.iş yerinde patronun önünde siz diye konuşur ciddidir.dışarda başka.ne istediğini kim olduğunu tanımadan işten çıkarsınız.nette biriyle tanışırsınız size çok naifmiş gibi görünür.gerçekten farklıymış gibi.tekmeyi basar.affedersiniz bi daha basar.gerçek hayat askerde sizle kanka geçinen adam bi siktir git aqdumun diye size faceden mesaj atabilir.

yaani bu işin insan tarafı.daha bir çok tarafı var.hep o ideal kibar dürüst güler yüzlü sorun çözen takımcıl paylaşmacı rekabet ederken ezmeyen insan yoktur.herkes daha iyisini bulunca gider kimse hatasınız kolay kolay kabullenmez azcık falsonuz varsa sizden boktan ve işe yaramazı kötüsü eskimişi defolusu yoktur. ya da çoğunluk böyle diyelim.işte biraz bile aksarsanız kimse işi aksatmayan ama müşteriye müdürün duyacağı gevşeklikte dövercesine kovan adamı umursamaz.hayat ayrıntı değildir.genellemeler içinde basit ve doğru olanı yapmayı sunar.hayat boktandır.ya yolunu bulup düzene uyum sağlayacak ya da seyiric kalmayı göze alcaksınız.
bu başlıktaki tüm entryleri gör