aslında aya hiç gidilmedi bizi skiyorlar diyenler ve beynimizin aslında yüzde onunu kullanıyormuşuz diyenlerin sığlığı ortak beyinsizlikten gelir.
sanırım beyin için var olmuş en karmaşık yaşam sistemi diyebiliriz. tanımdan sonra meramıma geçebilirim.
yatay solucan diye muhteşem bir hayvan çeşidi vardır. yatay solucan hayvanı aslında hala olmaması gereken bir hayvandır. antik muhteşem bir canlıdır kendisi. sudan çıkıp karada yaşam başladıktan sonra, aslandan insana bütün omurgalı varlıkların ortak atasıdır. öz be öz dedemizdir.
geçenlerde bu hayvan üzerinde yapılan bir deney okudum. anlayabildiğim kadarıyla aktarmak isterim.
yatay solucan hayvanlarını ortadan ikiye böldüğünüzde iki parça ve iki şahıs solucan hayvanı olarak yaşamlarına devam edebilirler. bu hayvan dedelerimiz gün ışığından çok korkarlar. haliyle ışıkta avlanamazlar da. bilim adamları bunlara ışıkta avlanmayı öğretmişler. bu mazlum hayvanlar da beyin yoktur. beyin yerine kafa kısmında tek bir hücre mi ne var. o kadarı aklımda kalmamış. buna benzer bir olay var işte. fakat ilkel de olsa bir sinir sistemine sahipler elbette. bu hayvanlarımızın bir özelliği de ortadan ikiye böldüğünüzde, yaşamlarını iki solucan şahıs olarak sürdürebilmeleridir. bilim adamları da bunları gün ışığında avlanabilecek şekilde eğittikten sonra ortadan ikiye bölüp gözlemlemişler. kafa kısmı kalan solucan şahıs haliyle öğrendiği davranışı devam ettirebilmiş. zaten bugüne kadar yaygın biliş öğrendiklerimizi beynimizde depoladığımızdır. fakat ilginç olan göt kısmı kalan solucan şahıs da öğrendiği davranışı devam ettirmiş. bugün bilim insanları hafızanın salt beyinde değil acaba hücrelerimizde de depolanıyor mu ayağına uzun uzun beyin yormaktalar. bu arada ilk gençliğimde değerli bir devrimci büyüğümüz bana şöyle demişti. ''beyin yoruldukça gelişen bir organdır'' devrimci büyüğümüz haklıdır.
bu deney bana uzun zaman önce okuduğum bir bilimsel çalışmayı hatırlattı. cinayet sonucu öldürülen bir insan kalbi, kalp ihtiyacı olan bir dönora takılır. ve bu dönor katili rüyasında görerek cinayeti aydınlatır. bilimde bugüne kadar muaama olan bu sorunsalın cevabı da yukarıda anlattığım deneyde saklı olabilir. veya olamaz ben götümden de uyduruyor olabilirim.
sanırım beyin için var olmuş en karmaşık yaşam sistemi diyebiliriz. tanımdan sonra meramıma geçebilirim.
yatay solucan diye muhteşem bir hayvan çeşidi vardır. yatay solucan hayvanı aslında hala olmaması gereken bir hayvandır. antik muhteşem bir canlıdır kendisi. sudan çıkıp karada yaşam başladıktan sonra, aslandan insana bütün omurgalı varlıkların ortak atasıdır. öz be öz dedemizdir.
geçenlerde bu hayvan üzerinde yapılan bir deney okudum. anlayabildiğim kadarıyla aktarmak isterim.
yatay solucan hayvanlarını ortadan ikiye böldüğünüzde iki parça ve iki şahıs solucan hayvanı olarak yaşamlarına devam edebilirler. bu hayvan dedelerimiz gün ışığından çok korkarlar. haliyle ışıkta avlanamazlar da. bilim adamları bunlara ışıkta avlanmayı öğretmişler. bu mazlum hayvanlar da beyin yoktur. beyin yerine kafa kısmında tek bir hücre mi ne var. o kadarı aklımda kalmamış. buna benzer bir olay var işte. fakat ilkel de olsa bir sinir sistemine sahipler elbette. bu hayvanlarımızın bir özelliği de ortadan ikiye böldüğünüzde, yaşamlarını iki solucan şahıs olarak sürdürebilmeleridir. bilim adamları da bunları gün ışığında avlanabilecek şekilde eğittikten sonra ortadan ikiye bölüp gözlemlemişler. kafa kısmı kalan solucan şahıs haliyle öğrendiği davranışı devam ettirebilmiş. zaten bugüne kadar yaygın biliş öğrendiklerimizi beynimizde depoladığımızdır. fakat ilginç olan göt kısmı kalan solucan şahıs da öğrendiği davranışı devam ettirmiş. bugün bilim insanları hafızanın salt beyinde değil acaba hücrelerimizde de depolanıyor mu ayağına uzun uzun beyin yormaktalar. bu arada ilk gençliğimde değerli bir devrimci büyüğümüz bana şöyle demişti. ''beyin yoruldukça gelişen bir organdır'' devrimci büyüğümüz haklıdır.
bu deney bana uzun zaman önce okuduğum bir bilimsel çalışmayı hatırlattı. cinayet sonucu öldürülen bir insan kalbi, kalp ihtiyacı olan bir dönora takılır. ve bu dönor katili rüyasında görerek cinayeti aydınlatır. bilimde bugüne kadar muaama olan bu sorunsalın cevabı da yukarıda anlattığım deneyde saklı olabilir. veya olamaz ben götümden de uyduruyor olabilirim.