bir siyasi ideolojiye inanmaktan farkı yoktur.
bir dine inanmak
insanoğlunun gaybı bilmeyip yanılgıya düştüğü tepelerden birkaçı: tanrı var mıdır? dinler var mıdır? sanırım bir tanrının oluşması bize bir din öğretisini sunmak zorundadır. bu konuya birazdan değineceğim. bir tanrı da varsa sanırım tasarruv etmek hoş karşılanmayacaktır.. işin metafizik kısmına değinmeden evvel inanan biri olarak onu gözünüzde canlandırmamanızı talep ediyorum.
sorular harmonisini hareketlendirmeye, hızlandırmaya çalıştıkta durduk. yok efendim tanrı egoist dedik, kur'an olayını çözemedik... sanırım en sonunda tatmin edici şeyler öğrenebildim ve bu konular üzerinde ahkam kesmeyi bıraktım.
milyonlarca asırlardır bize bir yaratılış savı anlatıldı. o savı bir hatırlarsak, adem ve havva yaratıldı ve ardından bizler. tanrının evreni ve bizleri yaratma fikri bir anlık idi. düşündü ve oldu. bunu açıklamak sanırım biraz zor, kuantum metafizik vs bir çok dal zaman, ışık vb. olguları hala araştırmakta. zaman kavramı dediğimiz şeyin hala ne olduğunu anlamış değiliz. mesela; siz bebekken geleceğinizi göremezken, geleceğinizden geçmişinizi görebiliyorsunuz. bunu bizzat tanrının düşünüp yaratmasıyla (yani zaman kavramıyla) bağdaştırabilirsiniz.
bir tanrının az çok oluşmasını anlamlandırdıysak din boyutunu alma zamanı... eğer bir yaratıcı varsa ki bu düzen açıklanamayan bir gizem halinde kaldı ise kesinlikle var. kalü belada secde eden bedenlerin müslüman olduğu ifade edilir kuran'da. yani biz seçilimimizi tanrı bizi henüz ilk düşündüğünde ve yarattığında yapmışız. yaratıcının gücü ileriyi görüşü ya da başka ne denirse artık buna.
yıllardır tartışagelinen başka bir konuda insanın dürtüleri ile hareket etmesi. bana göre insanlar ahlakı sonradan kazanırlar, fakat adaleti doğuştan öğrenirler. tanrının verdiği içgüdüler güdümlemeler ile öğrenmeye aç bırakılmışız. ve eğer yaratıcı tahminlediğim şekilde ilerlediyse bir ahlak kurallarına ihtiyacımız vardı. ahlak kuralları içgüdüler ile birleşince işe yararmış... manevi açlığımızla bir dine de bu yüzden ihtiyaç vardı. din toparlayıcılığı sağlama görevini üstlenmiştir. çoğu dini öğrenmeme rağmen en mantıklısı adaletlisi islamdır. ha bu öğrenme işlemini dindarlığım için falan değil, götüm sıkışınca "yaratıcım yardım et!" diyebilmek için yaptım orası ayrı.
kafanızda oluşturduğunuz bir tanrı figürü varsa elbetteki din vardır. insanlar içgüdüleriyle yaratılıyorlar. içgüdülerimizde bizi dine yönlendiriyor. anne olan bir kadının hisleri, kadının veya erkeğin anotomisi, hırsızlık gibi aklınıza gelebilecek herşey din öğretisinin toparlayıcılığı altında buluşturulmuştur.
son olarak, islam dini ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. dönemin koşullarını araştırıp, daha sonra okuyunuz. şayet ben kadının kadın olmasında o dönemde islamın rolü olduğunu düşünüp sırf bu konudan dolayı bile saygı duyuyorum.
sorular harmonisini hareketlendirmeye, hızlandırmaya çalıştıkta durduk. yok efendim tanrı egoist dedik, kur'an olayını çözemedik... sanırım en sonunda tatmin edici şeyler öğrenebildim ve bu konular üzerinde ahkam kesmeyi bıraktım.
milyonlarca asırlardır bize bir yaratılış savı anlatıldı. o savı bir hatırlarsak, adem ve havva yaratıldı ve ardından bizler. tanrının evreni ve bizleri yaratma fikri bir anlık idi. düşündü ve oldu. bunu açıklamak sanırım biraz zor, kuantum metafizik vs bir çok dal zaman, ışık vb. olguları hala araştırmakta. zaman kavramı dediğimiz şeyin hala ne olduğunu anlamış değiliz. mesela; siz bebekken geleceğinizi göremezken, geleceğinizden geçmişinizi görebiliyorsunuz. bunu bizzat tanrının düşünüp yaratmasıyla (yani zaman kavramıyla) bağdaştırabilirsiniz.
bir tanrının az çok oluşmasını anlamlandırdıysak din boyutunu alma zamanı... eğer bir yaratıcı varsa ki bu düzen açıklanamayan bir gizem halinde kaldı ise kesinlikle var. kalü belada secde eden bedenlerin müslüman olduğu ifade edilir kuran'da. yani biz seçilimimizi tanrı bizi henüz ilk düşündüğünde ve yarattığında yapmışız. yaratıcının gücü ileriyi görüşü ya da başka ne denirse artık buna.
yıllardır tartışagelinen başka bir konuda insanın dürtüleri ile hareket etmesi. bana göre insanlar ahlakı sonradan kazanırlar, fakat adaleti doğuştan öğrenirler. tanrının verdiği içgüdüler güdümlemeler ile öğrenmeye aç bırakılmışız. ve eğer yaratıcı tahminlediğim şekilde ilerlediyse bir ahlak kurallarına ihtiyacımız vardı. ahlak kuralları içgüdüler ile birleşince işe yararmış... manevi açlığımızla bir dine de bu yüzden ihtiyaç vardı. din toparlayıcılığı sağlama görevini üstlenmiştir. çoğu dini öğrenmeme rağmen en mantıklısı adaletlisi islamdır. ha bu öğrenme işlemini dindarlığım için falan değil, götüm sıkışınca "yaratıcım yardım et!" diyebilmek için yaptım orası ayrı.
kafanızda oluşturduğunuz bir tanrı figürü varsa elbetteki din vardır. insanlar içgüdüleriyle yaratılıyorlar. içgüdülerimizde bizi dine yönlendiriyor. anne olan bir kadının hisleri, kadının veya erkeğin anotomisi, hırsızlık gibi aklınıza gelebilecek herşey din öğretisinin toparlayıcılığı altında buluşturulmuştur.
son olarak, islam dini ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. dönemin koşullarını araştırıp, daha sonra okuyunuz. şayet ben kadının kadın olmasında o dönemde islamın rolü olduğunu düşünüp sırf bu konudan dolayı bile saygı duyuyorum.