her yerinden yaşam ve bereket fışkıran dünya'nın en güzel ülkesiydi bir zamanlar. en olmaz yerine, en olmaz meyvenin tohumunu atarsan sana rize ikliminde kivi veren bir vatan. çukurovası 1'e beş verirdi. sular fışkırırdı toroslarından. izmir'inden, muğlasın'dan incirinden, tütününe biterdi. antalya'sı muz kadar tatlıydı. sadece urfa'sının toprağından bütün ortadoğuyu barış sofrasında yıllarca besleyecek bir vatandık biz. karadeniz'i mi daha cennettir, ege'sinde mi mavi sabahlar daha güzeldir, en güzel güneşi ağrı'dan mı doğar diye düşünerek güzel bir ömür geçirebilirdin.
şimdi dev bir beton ormanı olmuş ve bu iğrenç harcın içinde hepimizin de her gün yozlaşıp çürüdüğü bir tanımın başlığı oluyor gün geçtikçe.
her gün ve evet hala, güzel ülkem kadar kocaman bir kalple bu döngünün tersine döneceğini hayal ediyorum. ve buna inanıyorum.
şimdi dev bir beton ormanı olmuş ve bu iğrenç harcın içinde hepimizin de her gün yozlaşıp çürüdüğü bir tanımın başlığı oluyor gün geçtikçe.
her gün ve evet hala, güzel ülkem kadar kocaman bir kalple bu döngünün tersine döneceğini hayal ediyorum. ve buna inanıyorum.