adı, diyarbakır'da bir vergi dairesine verilmiştir.
cahit sıtkı tarancı
En sevdiğim şiiri abbas şiiridir. Hikayesi vardır ki aslında hislere dokunan şiirler, hikayesi olan siirlerdir. Yaşanmışlık içerir, yaşanılani merak ettirir. Siire isim olan abbas ve Beşiktaşlı sevgili..
Cahit Sıtkı Diyarbakır'dan İstanbul'a okumaya geldiğinde arkadaşlarının sevgililerinden aldıkları mektuplara özenmektedir, kendini yakışıklı bulmaz sevgilisi yoktur. Aklında hayali bir sevgili yaratır ve ona mektuplar yazar, yine sevgilisinin ağzından kendine mektuplar postalar ve onları arkadaşlarının yanında açıp okur, herkes inanmıştır. Bi müddet sonra bırakır askere gider.
Cahit Sıtkı askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider. O yıllarda yedek subay sayısı az olduğundan her yedek subaya emir eri verilmektedir.
Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister.
Sırayla isimlere bakmaktadır, bir isim dikkatini çeker. Abbas oğlu Abbas. Sakat çolak eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas.
Gel bakalım evlat
Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.
Öğle saatlerinde kapı çalınır.
Karşısında civan, mert, yiğit biri selam çakıp; "Abbas oğlu Abbas emret komutan!" der.
Aralarında söyle bir konuşma geçer.
- Nerelisin?
- Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.
- Sen benim emir erim olur musun?
- Sen bilir komutan!
Askerden eşyalarını toplamasını ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister. Zamanla askerin zekiliği sıcakkanlılığından etkilenir.
Yemekler mezeler
Abbas her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı'ya kahvaltı hazırlar. Öğle yemeğini sormadan hazırlar. Tüm ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünüp yerine getirir. Erkenden kalkıp Cahit Sıtkı'nın kıyafetlerini ütüler, hazırlar ve evin temizliğini yapar.
Akşam olunca Cahit Sıtkı'nın sevdiği yemek ve mezeleri hazırlar.
Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşur. Bu saf ve temiz Anadolu çocuğundaki sadakat ve temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı...
Zaman zaman karşısına alıp dertleşir ve bu Anadolu çocuğunun ruhunda gizli şeyleri keşfeder...
Hazırlan da git
Akşamları rakı sofrası kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas... Aralarındaki duygu bağları güçlenir. Böyle bir keyif geçesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;
- Sen İstanbul'u bilir misin Abbas?
- Bilir komutan.
- Orda bir Beşiktaş var bilir misin?
- Bilir komutan! Ben orda acemi birlikteydim.
- Orda benim bir sevgilim var. Sen bana kaçırıp onu getirir misin?
- Elbet komutan!
Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş, tıraş olmuş hazırlanmış.
Cahit Sıtkı sorar;
- Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın?
- Ben İstanbul'a gidecek komutan!
- Ne yapacaksın sen İstanbul'da?
- Sen söyledi bana. Ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!
-Cahit Sıtkı'nın “Beşiktaşlı sevgili” dediği, şiirindeki sevgilinin de yazdığı aşk mektupları gibi hayali olduğu söylenir. Ancak Cahit Sıtkı'nın teyzesinin oğlu, Avukat Reşid İskenderoğlu 1993 yılında yayımladığı anılar kitabında, yıllar sonra 'Beşiktaşlı Sevgili'nin izini bulduğunu, kendisi ile görüşmek istediğini, ancak olumsuz yanıt aldığını anlatır. 2004 yılında 93 yaşında hayata gözlerini yuman, anne tarafından şairin akrabası olan Vedat Günyol'un anlattığına göreyse Cahit'in yıllarca gönlünde bir sır gibi sakladığı Beşiktaşlı sevgili meğerse kendisinin kız kardeşi Mihrimah Hanım imiş… Bunu, yıllar sonra, bir gün birlikte Paris'te dolaşırlarken Cahit Sıtkı bizzat Vedat Günyol'a itiraf etmiş. Vedat Günyol o gün çok hayıflanmış; “Ah Cahit, keşke o zaman söyleseydin, seni kız kardeşimle evlendirmeye çalışırdım…” demiştir.-
Gel bakalım
Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı...
Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır.
Akşam olur. Ağaç altında rakı sofrası kurdurur ve Abbas'ı karşısına oturtur.
Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kaleme döker.
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
-derleme-
Cahit Sıtkı Diyarbakır'dan İstanbul'a okumaya geldiğinde arkadaşlarının sevgililerinden aldıkları mektuplara özenmektedir, kendini yakışıklı bulmaz sevgilisi yoktur. Aklında hayali bir sevgili yaratır ve ona mektuplar yazar, yine sevgilisinin ağzından kendine mektuplar postalar ve onları arkadaşlarının yanında açıp okur, herkes inanmıştır. Bi müddet sonra bırakır askere gider.
Cahit Sıtkı askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider. O yıllarda yedek subay sayısı az olduğundan her yedek subaya emir eri verilmektedir.
Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister.
Sırayla isimlere bakmaktadır, bir isim dikkatini çeker. Abbas oğlu Abbas. Sakat çolak eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas.
Gel bakalım evlat
Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.
Öğle saatlerinde kapı çalınır.
Karşısında civan, mert, yiğit biri selam çakıp; "Abbas oğlu Abbas emret komutan!" der.
Aralarında söyle bir konuşma geçer.
- Nerelisin?
- Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.
- Sen benim emir erim olur musun?
- Sen bilir komutan!
Askerden eşyalarını toplamasını ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister. Zamanla askerin zekiliği sıcakkanlılığından etkilenir.
Yemekler mezeler
Abbas her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı'ya kahvaltı hazırlar. Öğle yemeğini sormadan hazırlar. Tüm ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünüp yerine getirir. Erkenden kalkıp Cahit Sıtkı'nın kıyafetlerini ütüler, hazırlar ve evin temizliğini yapar.
Akşam olunca Cahit Sıtkı'nın sevdiği yemek ve mezeleri hazırlar.
Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşur. Bu saf ve temiz Anadolu çocuğundaki sadakat ve temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı...
Zaman zaman karşısına alıp dertleşir ve bu Anadolu çocuğunun ruhunda gizli şeyleri keşfeder...
Hazırlan da git
Akşamları rakı sofrası kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas... Aralarındaki duygu bağları güçlenir. Böyle bir keyif geçesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;
- Sen İstanbul'u bilir misin Abbas?
- Bilir komutan.
- Orda bir Beşiktaş var bilir misin?
- Bilir komutan! Ben orda acemi birlikteydim.
- Orda benim bir sevgilim var. Sen bana kaçırıp onu getirir misin?
- Elbet komutan!
Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş, tıraş olmuş hazırlanmış.
Cahit Sıtkı sorar;
- Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın?
- Ben İstanbul'a gidecek komutan!
- Ne yapacaksın sen İstanbul'da?
- Sen söyledi bana. Ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!
-Cahit Sıtkı'nın “Beşiktaşlı sevgili” dediği, şiirindeki sevgilinin de yazdığı aşk mektupları gibi hayali olduğu söylenir. Ancak Cahit Sıtkı'nın teyzesinin oğlu, Avukat Reşid İskenderoğlu 1993 yılında yayımladığı anılar kitabında, yıllar sonra 'Beşiktaşlı Sevgili'nin izini bulduğunu, kendisi ile görüşmek istediğini, ancak olumsuz yanıt aldığını anlatır. 2004 yılında 93 yaşında hayata gözlerini yuman, anne tarafından şairin akrabası olan Vedat Günyol'un anlattığına göreyse Cahit'in yıllarca gönlünde bir sır gibi sakladığı Beşiktaşlı sevgili meğerse kendisinin kız kardeşi Mihrimah Hanım imiş… Bunu, yıllar sonra, bir gün birlikte Paris'te dolaşırlarken Cahit Sıtkı bizzat Vedat Günyol'a itiraf etmiş. Vedat Günyol o gün çok hayıflanmış; “Ah Cahit, keşke o zaman söyleseydin, seni kız kardeşimle evlendirmeye çalışırdım…” demiştir.-
Gel bakalım
Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı...
Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır.
Akşam olur. Ağaç altında rakı sofrası kurdurur ve Abbas'ı karşısına oturtur.
Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kaleme döker.
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
-derleme-
şair, yazar.
46 yıllık ömrü 1910'da diyarbekir'de başlayıp, viyana'da sona ermiştir. en bilinen kitap ve de şiiri sanırım otuz beş yaş.
46 yıllık ömrü 1910'da diyarbekir'de başlayıp, viyana'da sona ermiştir. en bilinen kitap ve de şiiri sanırım otuz beş yaş.