bir sevgili, kıymetli bir can. zihnin ona amade olmuş, el pençe onu düşünmekte. gözler ufka dalmaya namzet, bakışlarda buğulanma var. hani bir dokunsan, yürekten gelen ahuzara müsebbil olan parmak buna bin pişman olacak belki. ve bu sevgili ise bundan bihaber, kendi aleminde alem olmakta. peki bu beni onu düşünüyor olmaktan alıkoyar mı? incitir belki biraz ama alıkoymaz. lakin, zaman denilen pay dilimi bundan paydar olamıyorsa, işte o zaman vakit-siz kılınışıma üzülürüm.
"aklının ucuna oturup kendimi bekledim; gelmedim, gelmedim, gelmedim..."