gönderilmemiş mektuplar

ihtiras limani
bir deniz fenerinden saçılan ışık gibi, kendini sevdirmenin ışığını yansıtırdın yaşamından. canında, canlılığında o Ege berraklığını, parıltısını görünce kamaşmıştı gözlerim. ruhunun şarabi tadı hangi toprağın üzümünden anlaşılırdı. ama sana aşık oluşum sarp ve dumanlı Kafkas dağlarının zirveleri gibi efsunlu tutkularınla karşılaşmamdaydı. kendimi o uçurumdan bıraktığımdan beri düşüyorum. gözlerinin daha derinine, göğsünün daha saklısına, teninin daha kuytusuna düşüp duruyorum. tek boynuzlu at katili canavar bir ruh gibi çok katlettim senin özgür ormanlarında salınan hislerini. kaç gece ikimiz mehtabı izlerken çıplak tenini soğuk rüzgarlara açık bıraktım. kaç kez yuva bildiğimiz güvenimizin kapısının kırdım kilitlerini.

Eğer bütün pusulalar seni göstermeseydi " dönecektim, daha kötü bir hatıram olsun istemedim" dizesine sadık kalırdım.

periler padişahının kızı, senin ruhunu aşk şarabıyla büyümüş hikmet ağacından, tutkudan işlemişler bildirim. bilirim senin önünde eğilir nice sözünü silah bilen de etini ve iradesini aşılmaz sanan da
bilirim sen aşk dışında dizginlenmezsin hiçbir şeye. bilirim ruhun damga tutmaz. zihmimin içinde hala uçuşup durursun vakur kanatların kuğu zarafetinle.

korkuyorum dünyadan, seni tanıdıktan sonra çirkin gelir oldu gözüme her şey. ve sana değen her şey de o kadar güzel.

eteklerine dünya değmesin.
bu başlıktaki tüm entryleri gör