güvenmek

ontolojik sancilarimin merhemi
insan insanı değerli kılar. güven denen şey bu değerin de ana noktası. güvenmek sevmektir, sevmek ise az da olsa anlatmaya değer görmektir. bir şey bilmeden birini seviyor olmak kötü bir his. ama düzen böyle değil mi? kelimelerin içini boşaltarak yansıtmak büyük modernlik. işte kırılma noktası da burada, ne yazık ki insanız.
ihtiras limani
güven hissini kırıp güvenilmez biri olmaya evrilmenin asıl kötü yanı insanların inanma isteğini öldürmektir. kimse tamamen güvenilir değildir. hatalar yapılır. insan, özüne " inandığı" insanın temizlendiğine inanmak ister, inançlarını kuvvetlendirdiği argümanlar, özürler, bahanelerle inancını ve güvenini tazeler. ama eğer inanmak istemeyecek hale gelirse ki bunun sebebi de her inanıldığında yenen kazıklarsa güvenilmez olursunuz. yani yalan söylediğinize dair hiçbir emare olmasa da size güvenilemez. sürekli kendiyle çelişenin guvenilmezliği ise en acı olanı, güvenemeyen için. ve güvenilemeyen, kaybettiği şeyi kavradığında, o yanık geçmek bilmez. dönüşümler geçirilmediği sürece vesika gibi taşır boynunda.