durun! şurada "derdini ile" başlayan bir buton olacaktı demeyin hemen. kabul ediyorum ki öznel bir başlık açmış bulunmaktayım. lakin niyetim gerçekten yazarların az sonra izah etmeye çalışacağım ve beni bazı düşüncelere gark eden bu sorunsal hakkında, fikirlerini öğrenmekten ibaret. yani dert edindiğim filan yok aslında. hem yanılmıyorsam sözlüklerin olmaz ise olmazı "sorunsalı" ile biten başlıklardan sözlüğümüzde şu an bulunmamakta. yoksa başlığı daha farklı açmam, elbette mümkündü.
her neyse; sık sık yaptığım eylemlerden biridir bu. herhangi bir ortama girdiğimde söz konusu kategorileştirmeyi daha belirgin yaptığımı fark ettim. istemsiz bir şekilde, (buraya dikkat!) insanları "düşünceleri" dolayısıyla bir takım gruplandırmalar içine sokuyorum evet. yani bahsettiğim kategori fiziksel özellikleri içermiyor. geniş bir şekilde ifade edecek olursam, tamamen dünyaya bakış açıları üzerinden bir tür grup içine sokuyorum insanları. beyin dediğimiz organ, gerçekten muhteşem. hele ki insan beyni. bireyler arasında farklılıklar gösterse de, çalışma prensiplerinin aşağı yukarı aynı olduğunu düşünüyorum. biraz da bu nedenle,yazarların bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.
şimdi bu kategorileştirme hadisesini biraz daha açmak istiyorum. malumunuz hepimiz yaş alıyoruz. ve bu süreçte farklı insanlar ile etkileşim içine giriyoruz ki, sıra dışı bir yaşamı olmadığı sürece söz konusu bu etkileşim her insan için geçerli. doğrudan hayatımızın içine girmese de, neredeyse hemen her gün yeni bir insan ile karşılaşıyor veya iletişim içine giriyoruz. bu süreç doğal olarak her birimize, bir deneyim kazandırıyor. işte şahsımın kategorileştirme olarak bahsettiğim olayı da, genelde kazanılmış bu deneyimlerin etkilerinin tetiklemesi sonucu başlıyor.
minimize hale getirip, sözlüğümüzden örnek verecek olursam. sözlükte yazarların girmiş olduğu entryleri okumaya başlayınca, bir süre sonra x bir yazar için, aklımda bir profil beliriyor. dediğim gibi bu profil fiziksel özellikleri içermiyor. onun dünya görüşü, olaylara yaklaşımları, kendini ifade ediş biçimi vs. gibi. hatta zaman ilerledikçe, genel ruhsal yapısı hakkında dahi bazı veriler elde ettiğimi düşünerek, kategorileştirme boyutunu genişletiyorum. agresif, sakin, sempatik, antipatik, yumuşak başlı, sabit fikirli vs. gibi. bu noktada tıpkı bilgisayarlardaki dosyalama mantığı gibi, benzerlikler gördüğüm özellikteki insanları, beynimde açtığım klasörlere yerleştiriyorum. şayet etkileşimim artarsa ve söz konusu yazarın, önceden gözlemlediğim davranışlarından farklı bir tavır görüyorsam, onu mevcut klasöründen alıp, başka bir klasöre yerleştiriyorum.
işin sorunsal kısmına gelince. bu kategorileştirme veya gruplandırma sürecinin, mevcut kişilere karşı bakış açımda veya tavrımda bir değişkenlik yaratıp yaratmadığını henüz tam olarak bildiğimden emin değilim. yani x bir klasör içine dahil ettiğim yazarlara, y klasörüne dahil ettiğim insanlardan farklı davranıyor muyum ? işte orası biraz muallakta kalmış durumda. gayem tavırlarımın değişkenlik veya bir ayrımcılık taşımaması yönünde ondan eminim. ama olumlu veya olumsuz bazı önyargılarım, şüphesiz ki tavırlarım üzerinde de etkili oluyordur gibime geliyor.
uzun entry oldu farkındayım, ancak kendimi iyi ve açık ifade ettiğimi düşünüyorum. umarım en azından bir kaç yazar ve dışarıdan sözlüğe takip edenler bu entrymi okur ve yazarlar içinden bu konu hakkındaki düşüncelerini açıklayan da olur. sabırsızlıkla bekliyorum efendim...
her neyse; sık sık yaptığım eylemlerden biridir bu. herhangi bir ortama girdiğimde söz konusu kategorileştirmeyi daha belirgin yaptığımı fark ettim. istemsiz bir şekilde, (buraya dikkat!) insanları "düşünceleri" dolayısıyla bir takım gruplandırmalar içine sokuyorum evet. yani bahsettiğim kategori fiziksel özellikleri içermiyor. geniş bir şekilde ifade edecek olursam, tamamen dünyaya bakış açıları üzerinden bir tür grup içine sokuyorum insanları. beyin dediğimiz organ, gerçekten muhteşem. hele ki insan beyni. bireyler arasında farklılıklar gösterse de, çalışma prensiplerinin aşağı yukarı aynı olduğunu düşünüyorum. biraz da bu nedenle,yazarların bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.
şimdi bu kategorileştirme hadisesini biraz daha açmak istiyorum. malumunuz hepimiz yaş alıyoruz. ve bu süreçte farklı insanlar ile etkileşim içine giriyoruz ki, sıra dışı bir yaşamı olmadığı sürece söz konusu bu etkileşim her insan için geçerli. doğrudan hayatımızın içine girmese de, neredeyse hemen her gün yeni bir insan ile karşılaşıyor veya iletişim içine giriyoruz. bu süreç doğal olarak her birimize, bir deneyim kazandırıyor. işte şahsımın kategorileştirme olarak bahsettiğim olayı da, genelde kazanılmış bu deneyimlerin etkilerinin tetiklemesi sonucu başlıyor.
minimize hale getirip, sözlüğümüzden örnek verecek olursam. sözlükte yazarların girmiş olduğu entryleri okumaya başlayınca, bir süre sonra x bir yazar için, aklımda bir profil beliriyor. dediğim gibi bu profil fiziksel özellikleri içermiyor. onun dünya görüşü, olaylara yaklaşımları, kendini ifade ediş biçimi vs. gibi. hatta zaman ilerledikçe, genel ruhsal yapısı hakkında dahi bazı veriler elde ettiğimi düşünerek, kategorileştirme boyutunu genişletiyorum. agresif, sakin, sempatik, antipatik, yumuşak başlı, sabit fikirli vs. gibi. bu noktada tıpkı bilgisayarlardaki dosyalama mantığı gibi, benzerlikler gördüğüm özellikteki insanları, beynimde açtığım klasörlere yerleştiriyorum. şayet etkileşimim artarsa ve söz konusu yazarın, önceden gözlemlediğim davranışlarından farklı bir tavır görüyorsam, onu mevcut klasöründen alıp, başka bir klasöre yerleştiriyorum.
işin sorunsal kısmına gelince. bu kategorileştirme veya gruplandırma sürecinin, mevcut kişilere karşı bakış açımda veya tavrımda bir değişkenlik yaratıp yaratmadığını henüz tam olarak bildiğimden emin değilim. yani x bir klasör içine dahil ettiğim yazarlara, y klasörüne dahil ettiğim insanlardan farklı davranıyor muyum ? işte orası biraz muallakta kalmış durumda. gayem tavırlarımın değişkenlik veya bir ayrımcılık taşımaması yönünde ondan eminim. ama olumlu veya olumsuz bazı önyargılarım, şüphesiz ki tavırlarım üzerinde de etkili oluyordur gibime geliyor.
uzun entry oldu farkındayım, ancak kendimi iyi ve açık ifade ettiğimi düşünüyorum. umarım en azından bir kaç yazar ve dışarıdan sözlüğe takip edenler bu entrymi okur ve yazarlar içinden bu konu hakkındaki düşüncelerini açıklayan da olur. sabırsızlıkla bekliyorum efendim...