karadeniz kadını

bir istanbul trajedisi
has hatundur. evin hem reisi, hem annesidir. erkek yatarken çalışıp evini geçindirir. yapamayacağı iş yoktur. küçük yaşlardan itibaren işe güce koştukları için oldukça güçlüdürler.

karadeniz kadını olmak için karadenizli olmak yeterli değildir. orada yaşamış olmak, en az bir kere o fındık dallarından aşağıya asılmış olmak ya da o dağların ardından evine odun taşımış olmak gerekir. zorlukları tahammül gerektirir.

karadeniz kadını anaerkil ailenin en güçlü göstergesidir. o yüzden evde kadının sözü geçer genelde. ruhunda asaletle birlikte bir asilikte vardır. sanırım denizi gibi. sakin görünür ama damarlarına basıldığında cidden hırçınlaşır. eli maşalı diye tabir edilen insanlara örnektir.

karadeniz'e yolunuz düştüyse görmüşsünüzdür. yaşınızın 2-3 katı yaştaki nineler sırtlarında yük taşır. önlerinde de erkekleri yürür. bir çok erkeğin kaldıramadığı yükü tek başına kaldırır. bu manevi anlamda da olur. çünkü karadeniz'de evin yükü kadındadır. hem yemek yaparlar, hem çocuk büyütür, oktur hem de evin geçimini sağlar.

mizah yeteneği zaten doğuştan gelir. cidden komiktir bu kadın. zekası sayesinde şakayla karışık adamın ağzına rahatça sıçabilir. öyle bakar kalırsınız.

bir çoğunun adı asiye(asi, başkaldıran) ya da fadimedir. ve büyük ihtimal yaşlandıklarında bel ve diz problemleri yaşarlar. (ailemde ki 40 yaş üstü tüm kadınlarda mevcut.)

velhasıl kelam karadenizi ruhlarında hisseden kadınlardır.

( ben tüm bunları annemin bir karadeniz kadını olması sayesinde öğrendim. çektiği çileleri, yaşadıklarını onun ağzından dinledim. hala annemin ellerinde, dizlerinde genç kızlığından kalma yara bere izleri mevcuttur. odun taşırken, çay biçerken ya da fındık toplarken olmuş yara izleri.... )
bu başlıktaki tüm entryleri gör