kelt sözcüğü il kez iö 5. yüzyılda, o döneme kadar son derece genel uzak kuzeyli adlandırması içinde toplanan, ılıman avrupa'nın bazı barbar halklarını adlandırmak isteyen yunan yazarların yapıtlarında ortaya çıkmıştır.
279'da apollon tapınağı'nı tehdit eden keltlere galatialılar denmiştir. dolayısıyla, bu ad, aynı zamanda özellikle anadolu'da bugünkü kızılırmak havzasına yerleşmiş olan ve bu bölgeye adlarını veren doğu keltleri ve de batı keltleri için kullanılır. yunanlı tarihçi polybios, cisalpina ya da transalpina keltleri için keltler ya da galatialılar sözcüğünü kullanır.
galatialılar sözcüğünün latince eşdeğeri belki de yarım yüzyıl sonra ortaya çıkmış olan galatyalılardır. bu sözcük de galatialılar gibi belirli bir bölgeye vermiştir adını: cisalpina gallia ve transalpina gallia. eski yazarların bu adları kullanma biçimleri bunları neredeyse eş anlamlı olduklarını düşünmemize yol açar; bu bağlamda, en yaygın biçimde kullanılan sözcük keltlerdir, çünkü ötekilerden farklı olarak, hiçbir coğrafi yan anlamı yoktur bu sözcüğün ve galya dilinin, sadece özel bir üyesi olduğu hint-avrupa dillerinin her zaman canlı kalmış bir grubunun adıyla özdeşleşmiştir.
dolayısıyla, güncel eğilim, özellikle eski dönem bağlamında, bu sözcüklerden birinin kullanımının bütünüyle kesin olduğu durumlar dışında, tercihen kelt sözcüğünün kullanılmasıdır. öte yandan, eski yazarlardan farklı bir tavır içinde, galyalılar sözcüğünün bu coğrafi anlayış doğrulanmadan önce galya bölgesinde yaşayan keltler için kullanılmaması daha doğrudur. bu anlayış, karışıklıklardan kurtulma ve kelt dünyasının öteki bölgelerine göre daha iyi tanımlanmış bir coğrafi birlik izleniminin vakitsiz ortaya çıkmasının engellenmesi olanaklarını sağlar. ayrıca, bugünkü bilgilerimiz batı keltlerine galyalılar ve doğu keltlerine galatialılar denmesinin uygun görüldüğü dönemle ilgili olarak belirsizlik gösterir.
iö. 5 yüzyıl antik dönem yazarlarında keltler sözcüğünün ortaya çıkışı, arkeoloji alanında, tarih kaynaklarının kelt halklarına mal ettikleri yerlere kadar uzanan bir bölgeye denk düşen ılıman avrupa'nın yeni demir çağı uygarlığının ilk yansımalarıyla örtüşür. roma öncesi demir çağı'nın iki döneme ayıran isveçli bilim adamı hans hildebrand, bu uygarlığın karakterize ettiği döneme günümüze kadar kullanılan la tene dönemi adını vermiştir. bu ad, neuchatel gölü, thielle çıkışında bulunan isviçre komünü marin epagnier'deki eski bir bölgenin adıdır; bu bölgede 1853'ten beri yapılan su altı araştırmalarında bu döneme ait çok sayıda önemli obje bulunmuştur.
fransız gabriel de mortillet'nin araştırmaları daha sonra gerçekleşmiştir ve bu bilim adamı demir çağı'nın ikinci dönemine galya ya da marne dönemi adını vermiştir; bu adlandırma champagne arkeoloji ortamı dışında ilgi görmemiştir ama bu dönemden itibaren ikinci avrupa demir çağı'nın en önemli uygarlığı ve kelt halkları arasındaki bağı hildebrand'ın adlandırmasından daha iyi açıklar.
bununla birlikte, bu eşdeğerlilik anlayışı yavaş yavaş kök salmıştır öyle ki, etnik aidiyet, öncelikle, ortaya çıkışı bütünüyle kültürel bir olgu gibi görülen ve kelt olmayan halkların isteyerek ya da zorla kabul ettikleri arkeolojik uygarlıkla değil, dille belirlenmiştir. dolayısıyla, iki kavramı iyi ayırmak gerekir birbirinden; etnik bir aidiyeti belirten kelt ve kültürel bir aidiyeti belirten la tene.
la tene uygarlığı kelt dilini konuşan eski halkların büyük bölümü için klasik denebilecek bir evre oluşturur ve bu evre tarih öncesinden tarihe ya da geçen yüzyılın kültürel antropolojisinden miras kalmış bir vokabülerin terminolojisine göre barbarlıktan uygarlığa geçişe denk düşer. daha önceki dönemde birinci demir çağı uygarlığı dönemi vardır ve bu uygarlık metin verilerinin tedrici olarak temel işleve sahip arkeolojik tanıklıklara eklendiği bir dönemi başlatır. en dar ve en geleneksel anlamı içinde tarih öncesidir bu. arkasından, ketlerin bir roma ve hıristiyan dönemi kelt uygarlığıyla özerkliklerini korudukları bir dönem gelir.
kimi zaman, la tene uygarlığını geliştiren ve yaygınlaştıran halkları, başka kültür alanlarına ait olan ve kelt dili konuşan eski topluluklardan daha belirgin biçimde ayırabilmek amacıyla tarihsel keltler terimi kullanılır.
kimi zaman la tene döneminden önce yaşadıkları varsayılan halkları adlandırmak amacıyla kullanılan protokeltler sözcüğüne gelince, bu terim kelt etnik oluşumu süreci ve evreleriyle ilgili olarak bizim cehaletimizi maskeler. aslında hiçbir anlamı yoktur bu sözcüğün ve ilk demir çağı halklarını adlandırmak amacıyla kullanılan hallstatyen sözcüğü gibi bunu da kullanmaktan özenle kaçınmak gerekir; bir kez daha kültürler bir olgu bu uygarlığı gelirştiren ya da benimseyen, kelt ya da kelt olmayan halklar arasında ortaya çıkan bir karışıklık söz konusudur.
279'da apollon tapınağı'nı tehdit eden keltlere galatialılar denmiştir. dolayısıyla, bu ad, aynı zamanda özellikle anadolu'da bugünkü kızılırmak havzasına yerleşmiş olan ve bu bölgeye adlarını veren doğu keltleri ve de batı keltleri için kullanılır. yunanlı tarihçi polybios, cisalpina ya da transalpina keltleri için keltler ya da galatialılar sözcüğünü kullanır.
galatialılar sözcüğünün latince eşdeğeri belki de yarım yüzyıl sonra ortaya çıkmış olan galatyalılardır. bu sözcük de galatialılar gibi belirli bir bölgeye vermiştir adını: cisalpina gallia ve transalpina gallia. eski yazarların bu adları kullanma biçimleri bunları neredeyse eş anlamlı olduklarını düşünmemize yol açar; bu bağlamda, en yaygın biçimde kullanılan sözcük keltlerdir, çünkü ötekilerden farklı olarak, hiçbir coğrafi yan anlamı yoktur bu sözcüğün ve galya dilinin, sadece özel bir üyesi olduğu hint-avrupa dillerinin her zaman canlı kalmış bir grubunun adıyla özdeşleşmiştir.
dolayısıyla, güncel eğilim, özellikle eski dönem bağlamında, bu sözcüklerden birinin kullanımının bütünüyle kesin olduğu durumlar dışında, tercihen kelt sözcüğünün kullanılmasıdır. öte yandan, eski yazarlardan farklı bir tavır içinde, galyalılar sözcüğünün bu coğrafi anlayış doğrulanmadan önce galya bölgesinde yaşayan keltler için kullanılmaması daha doğrudur. bu anlayış, karışıklıklardan kurtulma ve kelt dünyasının öteki bölgelerine göre daha iyi tanımlanmış bir coğrafi birlik izleniminin vakitsiz ortaya çıkmasının engellenmesi olanaklarını sağlar. ayrıca, bugünkü bilgilerimiz batı keltlerine galyalılar ve doğu keltlerine galatialılar denmesinin uygun görüldüğü dönemle ilgili olarak belirsizlik gösterir.
iö. 5 yüzyıl antik dönem yazarlarında keltler sözcüğünün ortaya çıkışı, arkeoloji alanında, tarih kaynaklarının kelt halklarına mal ettikleri yerlere kadar uzanan bir bölgeye denk düşen ılıman avrupa'nın yeni demir çağı uygarlığının ilk yansımalarıyla örtüşür. roma öncesi demir çağı'nın iki döneme ayıran isveçli bilim adamı hans hildebrand, bu uygarlığın karakterize ettiği döneme günümüze kadar kullanılan la tene dönemi adını vermiştir. bu ad, neuchatel gölü, thielle çıkışında bulunan isviçre komünü marin epagnier'deki eski bir bölgenin adıdır; bu bölgede 1853'ten beri yapılan su altı araştırmalarında bu döneme ait çok sayıda önemli obje bulunmuştur.
fransız gabriel de mortillet'nin araştırmaları daha sonra gerçekleşmiştir ve bu bilim adamı demir çağı'nın ikinci dönemine galya ya da marne dönemi adını vermiştir; bu adlandırma champagne arkeoloji ortamı dışında ilgi görmemiştir ama bu dönemden itibaren ikinci avrupa demir çağı'nın en önemli uygarlığı ve kelt halkları arasındaki bağı hildebrand'ın adlandırmasından daha iyi açıklar.
bununla birlikte, bu eşdeğerlilik anlayışı yavaş yavaş kök salmıştır öyle ki, etnik aidiyet, öncelikle, ortaya çıkışı bütünüyle kültürel bir olgu gibi görülen ve kelt olmayan halkların isteyerek ya da zorla kabul ettikleri arkeolojik uygarlıkla değil, dille belirlenmiştir. dolayısıyla, iki kavramı iyi ayırmak gerekir birbirinden; etnik bir aidiyeti belirten kelt ve kültürel bir aidiyeti belirten la tene.
la tene uygarlığı kelt dilini konuşan eski halkların büyük bölümü için klasik denebilecek bir evre oluşturur ve bu evre tarih öncesinden tarihe ya da geçen yüzyılın kültürel antropolojisinden miras kalmış bir vokabülerin terminolojisine göre barbarlıktan uygarlığa geçişe denk düşer. daha önceki dönemde birinci demir çağı uygarlığı dönemi vardır ve bu uygarlık metin verilerinin tedrici olarak temel işleve sahip arkeolojik tanıklıklara eklendiği bir dönemi başlatır. en dar ve en geleneksel anlamı içinde tarih öncesidir bu. arkasından, ketlerin bir roma ve hıristiyan dönemi kelt uygarlığıyla özerkliklerini korudukları bir dönem gelir.
kimi zaman, la tene uygarlığını geliştiren ve yaygınlaştıran halkları, başka kültür alanlarına ait olan ve kelt dili konuşan eski topluluklardan daha belirgin biçimde ayırabilmek amacıyla tarihsel keltler terimi kullanılır.
kimi zaman la tene döneminden önce yaşadıkları varsayılan halkları adlandırmak amacıyla kullanılan protokeltler sözcüğüne gelince, bu terim kelt etnik oluşumu süreci ve evreleriyle ilgili olarak bizim cehaletimizi maskeler. aslında hiçbir anlamı yoktur bu sözcüğün ve ilk demir çağı halklarını adlandırmak amacıyla kullanılan hallstatyen sözcüğü gibi bunu da kullanmaktan özenle kaçınmak gerekir; bir kez daha kültürler bir olgu bu uygarlığı gelirştiren ya da benimseyen, kelt ya da kelt olmayan halklar arasında ortaya çıkan bir karışıklık söz konusudur.