yine her şey değişmeye başlamıştı. eskiden olduğu gibi yaralarım hızla iyileşsin diye yüksek dozda ilaç tüketiyordum. bedenim küçük devinimlerle arkaya sallanıyordu sonra düşer gibi oluyordu ama düşmüyordum. etrafımı saranlar dans ettiğimi sanıyorlardı. oysa bir çocuğun sallandığı gibi öne arkaya acıyla sarsılıyordum. durumum fiziksel olarak gittikçe kötüleşiyordu. oysaki ona söz vermiştim. kendime iyi bakacaktım. ona olan aşkımı, gebe olan tüm duygularımı sonlandıracaktım. yerine delilik gelecekti. acım mutluluğa dönüşecekti veya beni bilmediğim bir şeye dönüştürecekti...
ertesi gün kafamın içinden bulutların hızla geçtiğini hissettim. içimde garip bir çelişki yaratmış halime uzun uzun baktım aynada. oldukça zayıf görünüyordum. parmağı dudaklarıma götürdüm, sus işareti yaptım aynadaki yüzüme. yüzüm daha önce hiç görmediğim kadar acıyla doluydu sanki. sanki bir şey zamanın önünü kesmişti. ne ileri, ne geri gidebiliyordum ; orada öylece kalakalmıştım. hissettiğin tüm duygular korkuyla karışık bir öfkeyle birleşip kenetlenmiş oturmuştu yüzüme..
nasılsın ? dedim..
yardım et kalkayım dedi..
yüzüne bir kez daha dikkatle baktım. aynanın öte yanına dökülmüş bütün duygularımın, kocaman bir sır olarak geçtiğini gördüm sırlı aynanın içinden..