kavram ve ritüel olarak insanlık tarihiyle yaşıt demek yanlış olmaz kanımca. en azından yazının icadıyla birlikte yazının icadından evvel de gerek ritüel gerekse kavram olarak varlığını ispat edecek yeterince delil mevcut.
günümüzde islamiyetle varlığını sürdüren kurban kesme eylemi esasen çok önceki çağlara kadar uzanır. Çok eski tabiat dinleri ile Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani dinlerinde yılın belli aylarında dinî törenlerle kurban sunma, bayram yapma geleneğinin olduğuna dair yeterince kaynağın olması ve İnsanların, tahıl, hayvan ve hatta insan kurban etmesi türümüzün acizliğinin de bir göstergesi aynı zamanda.
Tarihin değişik dönemlerindeki uygulamalardan anlaşıldığı kadarıyla, inanışa göre sunulan adak; belirlenen özel bir törenle ( yakılmak, kesilmek gibi) canı alınmak suretiyle kurban edierek Tanrı'ya adanmış yaşamından özgür kılınarak Tanrı'ya verilme işlemidir. yine bir yiyeceğin sunak ateşinde yakılarak, sununun tütsü yoluyla Tanrı'ya ulaşmasını sağlamak da kurban olarak addedilmiştir.
kısacası bilinen bilinmeyen hemen hemen bütün inançlarda var olduğunu kanıtlayan net bulgulara rastlanabilen bu vakıa Bir Tanrı'ya ya da bir başka doğaüstü varlığa sunulan (can)'a denir. Kabul edilen inanışa göre, kurban, canlılığın kutsanması anlamına gelir. günümüzde amacını yardımlaşma, fakir fukaraya yardım etme vs. olarak lanse etmeye çalışmak işin kolayına kaçıp vicdanını rahatlatmaktan ziyade cehalettir..