İngiliz okçu birimi. Pek çok strateji oyununda karşımıza çıkar. İngiliz tarihinde yeri büyüktür, İngilizlerin Fransa fethi sırasında da kritik savaşlarda ustinluk sağlamıştır. Araştırmalara göre küçük yaştan itibaren bu büyük oku atmak için eğitilen askerlerin omuriliği sağa doğru eğri bir hal kazanırmış.
longbowman
Longbow kullanan kişilerin oluşturduğu birlik.
Longbow uzun bir ingiliz yayıdır.
Maksimum atış mesafesi 350 -400 metredir.
Yayın uzunlugu 190-200 cm kadardır.
Osmanlı zamanında bir elçimiz londrada bir afiş görür.
Üzerinde "kendine güvenen ingiliz okçuları..." diye başlayan bir yarışmanın duyurusudur.
Başvurur ama kabul edilmez.
Konuyu, istanbul'a gelince sarayda intikal ettirir.
Gerekli yazışmalar yapılır ve yarışmaya katılması sağlanır.Menzil atışına girecektir ve son sıradadır.
Türk yayları longbow gibi uzun görünebilir fakat kurulduğu zaman kısalır.Kurması da maharet ister.
Yayı tersten kıvırıp çileyi uçlarına gerince yay kendinden potansiyel enerjili bir hale gelir.
(Çile çekmenin mantığı burdan gelir.)
Orda dalga geçerler "bu kısacık yayla nasıl cesaret ediyorsun..." gibisinden.
Umursamaz.
Zihgirini takar paş parmağına
(yeniçeri ocağında okçular yetişirken baş parmakları güçlensin diye misket oynarlar)
"Ya hak" diyerek gönderir okunu.
430 metre civarına isabet eder.
O zamana kadar ingilterede atılan maksimum mesafeyi aşmıştır.(kaynaklarda bu mesafenin 380 metre olduğunu okumuştum)
"Nasıl yaptın sen bunu" diye sorarlar.
Zat'ı muhterem bıyık altından gülümseyerek:
"Siz deli misiniz.bu mesafeyle beni, ok meydanındaki yarışlara dahi almazlar" der.
O zamanlar istanbuldaki yarışlara katılmak için istenen minimum mesafe 450 metredir.
Hele bir tozkoparan iskender vardır ki yaklaşık 850 metreye yolladığı bilinir.
Longbow uzun bir ingiliz yayıdır.
Maksimum atış mesafesi 350 -400 metredir.
Yayın uzunlugu 190-200 cm kadardır.
Osmanlı zamanında bir elçimiz londrada bir afiş görür.
Üzerinde "kendine güvenen ingiliz okçuları..." diye başlayan bir yarışmanın duyurusudur.
Başvurur ama kabul edilmez.
Konuyu, istanbul'a gelince sarayda intikal ettirir.
Gerekli yazışmalar yapılır ve yarışmaya katılması sağlanır.Menzil atışına girecektir ve son sıradadır.
Türk yayları longbow gibi uzun görünebilir fakat kurulduğu zaman kısalır.Kurması da maharet ister.
Yayı tersten kıvırıp çileyi uçlarına gerince yay kendinden potansiyel enerjili bir hale gelir.
(Çile çekmenin mantığı burdan gelir.)
Orda dalga geçerler "bu kısacık yayla nasıl cesaret ediyorsun..." gibisinden.
Umursamaz.
Zihgirini takar paş parmağına
(yeniçeri ocağında okçular yetişirken baş parmakları güçlensin diye misket oynarlar)
"Ya hak" diyerek gönderir okunu.
430 metre civarına isabet eder.
O zamana kadar ingilterede atılan maksimum mesafeyi aşmıştır.(kaynaklarda bu mesafenin 380 metre olduğunu okumuştum)
"Nasıl yaptın sen bunu" diye sorarlar.
Zat'ı muhterem bıyık altından gülümseyerek:
"Siz deli misiniz.bu mesafeyle beni, ok meydanındaki yarışlara dahi almazlar" der.
O zamanlar istanbuldaki yarışlara katılmak için istenen minimum mesafe 450 metredir.
Hele bir tozkoparan iskender vardır ki yaklaşık 850 metreye yolladığı bilinir.