uzaklık, sosyal alanda benlikler arasındaki duvar veya boşluk.
" Esas olarak dışarıdan dayatılan farklılıklar mevki, sosyal konum ve mülkiyet ayrımlarıdır. İnsanlar birey olarak her zaman bu ayrımların bilincindedirler; bunlar üzerinde derin derin düşünür ve bu ayrımların her birini diğerinden ayrı tutarlar. Bir insan güvenli ve belirlenmiş bir noktada tek başına durur, her jesti öteki insanları belirli bir mesafede tutma hakkını ifade eder. İnsan orada, devasa bir düzlükte, son derece etkileyici bir yel değirmeni gibi durur; kendisiyle bir sonraki yel değirmeni arasında hiçbir şey yoktur. Bildiği kadarıyla bütün hayat mesafe üzerine kuruludur : kendisini ve sahip olduklarını içine kapattığı ev, bulunduğu konum, arzuladığı mevki, bunların hepsi mesafeler yaratmaya, mesafeleri korumaya ve genişlemeye hizmet eder. Başka bir insana yönelik serbest ya da rahat her hareket baskılanmıştır. Etki ve tepki çölde olduğu gibi giderek kaybolur. Kimse bir başkasının yanına veya seviyesine ulaşamaz. Yaşamın her alanında, sıkı sıkıya kurulmuş hiyerarşiler insanın bir üstüne dokunmasını veya bir astının seviyesine inmesini engeller; tabii görünüşte böyle davranılan durumlar hariç. Farklı toplumlarda mesafeler farklı biçimlerde ayarlanmıştır, mesafeleri yaratan, kimi toplumlarda doğumla edinilen payeler, kimilerinde meslek ya da mülkiyettir. “