person of interest

inspector of humanity
konusu ve bahsettiği yapay zeka itibari ile izleyicileri tedirgin edebilecek nitelikte bir dizidir. machine adı verilen yapay zeka; insan mahremiyetini, özel kimliğini yani kısacası insanın özel hayat namına neyi varsa hepsinin bir tekelde bulunmasını sağlayan ve özel kavramı ciddi anlamda tehdit eden bir yazılımdır.

tek bir vatandaş olarak bakış açısı yukarıdaki gibi olabilir ancak yapay zekamız devlete karşı olabilecek, planlanan ya da plan sürecinde olan tüm terör olaylarını tespit etmesi yönüyle insanları korumaktadır. burada karşımıza bir çelişki çıkmaktadır.

insanların mahreminin korunması sağlanıp terör olaylarının gerçekleşme olasılığı mı arttırılmalı yoksa onların
özel hayatları direkt olarak tehdit altına alınarak masum insanların canlarının kurtarılması mı tercih edilmeli?
her ne kadar biz bu soruda masum insanların canlarının korunması ibaresini görünce oyumuzu bu yönde kullanacak olsak bile dünya üzerinde hümanist olarak adlandırdığımız gruptan bireylerin bile bu konuda mahremiyet konusuna daha öncelik verildiği tarafımca yapılan (nesnel ve çok geniş sayılamayacak ancak gözardı da edilemeyecek nitelikte) anket ve konuşmalarla gözlemlenmiştir.

burada akla gelen bir diğer soru ise şu: insanların, diğer insanları hatta belki kendilerini kurtarma ihtimalinin bulunduğu bir seçenek yerine özel hayatlarını, kimliklerini korumak istemelerine hangi motivasyon sebep olabilir?
bu soruyu şimdilik cevapsız bırakacağım ve bu yapay zekanın kullanılmasının keyfiyeti konusuna geçeceğim.

böyle bir yapay zekanın kullanılmasının açık bir referandumla oylamaya sunulması ya da duyurulması son derece yanlış olacaktır. bu yüzden person of interest'te de olduğu gibi halktan gizli bir şekilde bu programın uygulanması en makul çözüm gibi durmaktadır.

not: konu biraz dağılmış olabilir kusuruma bakmayın. bir anda kendimi bunları yazarken buldum.

farklı bir yaklaşım: güzel dizi izleyin. sizi final bölümü dışında hayal kırıklığına uğratmaz.(duygusal olarak) jim caviezel ve michael emerson'ın müthiş oyunculukları sizi fazlasıyla tatmin edecektir. diziye sonradan katılan sarah shahi(kalp) ise mimikleriyle ve güzelliğiyle izleyiciyi etkileyen ve çok hoş bir renk katan, dizinin vazgeçilmez oyuncularındandır.
cekubalim
harika diyaloglara sahip, sanırım en sevdiğim diziler listesinde ilk üç arasına rahatlıkla koyabileceğim dizi. öyle ki ana karakterlerin hepsinin farklı yönleri ve bu farklılıklara rağmen bir ekip olabilmeleri oldukça güzel. final sezonu baya aceleye getirildiği için bir miktar üzmüştü lakin final bölümü beni ağlatmayı başarmıştı. öyle ki şu iki replik beni benden alır:

“Everyone dies alone. But if you mean something to someone, if you help someone, or love someone. If even a single person remembers you. Then maybe, you never really die at all.”

"So, I began breaking their lives down into moments. Trying to find the connections, the things that explained why they did what they did...And what I found was, that the moment that often mattered the most, the moment when you truly found out who they were, was often their last one."