savunma mekanizmaları

bartvader
efsanevi mekanizmalar. bunlar sağolsun kendimize çok güzel yalanlar söylüyoruz. anksiyete, stres, ve endişe durumlarıyla başa çıkmak için beynimiz böyle mekanizmalar türetmiş. en temelleri şunlar:

- baskı altında tutma, yani repression var öncelikle. direkt olarak endişe verici unsuru bilinçaltına gömme, demek bu.

- inkar, denial var sırada. unsuru direk reddediyoruz burada. mesela alkolikler ve uyuşturucu bağımlıları çok güzel yapıyor bunu.

- yerini alma ya da displacement da bildiğin acısını çıkarmak anlamına geliyor. yani patrona kızgınız, gelip çocuğa bağırıyoruz, bu displacement işte. endişe verici durumu alıyoruz, onu başka bir yere koyuyoruz.

- rasyonalizasyon, rationalization; bu da 'bana kız mı yok abi' muhabbeti. mesela açıldığınız hatun 'ya git be deli misin salak .s' dedi, hemen diyorsunuz ki 'bana kız mı yok lan'. özgüveni de koruyor bu savunma mekanizması.

- reaksiyon biçimlendirme ya da reaction formation en sapıklarından. düşünüyorum ama bunu ben hiç yapmadım sanırım. iyi ki de yapmamışım, çok feci çünkü. atıyorum sevmediğiniz birisi var, acayip kılsınız ona; ama gidip 'cnm cicim ay saçın çok güzel olmuş bugün ya senin götün ne güzel' diyorsanız, geçmiş olsun. muzdaripsiniz bu mekanizmadan.

- yansıtma, projection da en sık görülenlerden. mesela sevmiyorsunuz birini, kılsınız; o zaman onun da sizi sevmediğini düşünüyorsunuz. hatta sizin onu sevmemenizin sebebinin bu olduğuna inanıyorsunuz. çünkü siz kendinize yakıştıramıyorsunuz durup dururken birini sevmemeyi.

- arıtma, ya da sublimation; bu da en mantıklı mekanizmalardan. siniriniz mi var, kick-box yapın. endişeyi, kaygıyı, siniri yönlendirmece yani.

- sonuncusu da, düşünselleştirme, intellectualization. bu da hoş gayet. endişe veren durumu böyle hiçbir şey hissetmeden düşünmeye çalışarak oluyor. mesela altınıza sıçtınız herkesin ortasında. düşünüyorsunuz ki 'homosapienler boşaltım sisteminin sürekli çalışmasına ihtiyaç duyar, sağlıklı olan durum budur. zaten toplumun görüşü dediğimiz şey elle tutulur birşey değildir, yani yoktur.'. aklsdn örnek biraz hırtça oldu ama idare edilir. çok realist bir şekilde düşünüp hissiz bir şekilde gözlemlemek yani.

olaylar bunlar. herkes yapıyor bunları, dikkat edin biraz derim. farkındalık artınca insan karşısındakini çok daha iyi tanımakta, ve ona göre davranmakta. çok samimi olduğunuzu düşündüğünüz insanlarlayken özellikle gözlemlenmeli.
turuncu gemi
birbirine çok zıt görünse de, kanaatimce en temel iki savunma mekanizmamız, endişe ve kendimizi rahatlatabilme mekanizmalarımızdır.

insanda paranoya ruh hali, evrimsel biyolojik olarak normal ruh halidir. yüz binlerce yıl mağralarda, ağaç dallarında yaşayan atalarımız, vahşi hayvanlar için kolay bir hedefti. bugün paranoya diye adlandırılan bir hayat tetikliğinde yaşamak zorundalardı. fakat bu ruh halini sağlıklı bir endişe güdüsüne dönüştürüp, gerekli silahları yaparak, sonrasında besin zincirinin tepesine oturmayı bildik.

bugün de, rahatlık ve endişeyi bir arada yaşam içinde ve kendi içimizde kurmayı başaramazsak zorlukların üstesinden gelme şansımız yoktur.
ruhumuzda gerekli rahatlamayı sağlamadan, endişelerimizin esas can alıcı noktalarını da gerekli ölçüde göremeyiz.

paranoya her ne kadar normal bir ruh hali olsa da, kaos asla normal bir yaşama hali değildir. kaos yaşam hallerinden biridir.
insanoğlu, kaosu bir afyon gibi ciğerlerine çekmekten vaz geçmelidir.
elde bulunan imkan ölçülerini sağlıklı bir taktiksellikle kullanarak içinden çıkılmayacak kaos yoktur.
hani derler ya "bir tek ölüme çare yok" fakat ölüm acısına bile çare vardır.

yeter ki, bir savunma mekanızması olarak, enseyi karartmayın. kuyruğu da dik tutun.