sevmek

ontolojik sancilarimin merhemi
seviyoruz diyenleri görüyoruz; genelde öpüyorlar sevemediklerinden. derrida'nın söylediği singularitee (tekillik) ortaya çıkmadan kimse kimseyi sevemez sevişirler, o ayrı. iki insanın derinlerinde sakladıkları tekilliklerin birleşmesi gerekir ki inanılmaz acılı ve dehşet verici bir süreçmiş gibi gelir hep bana bu.
ontolojik sancilarimin merhemi
Cesur bir insanın sahipleneceği türden bir şey. Fakat Korkusuz ve koşulsuzca Sevmek, Kahraman olmayı gerektirir.


"... bir olasılık dalgası gibi kıyılarımı okşayarak hep var olmasına izin vermeyi, onu önüme bir dalgakıran çekip yıkıcı doğasından uzaklaştırmaya tercih ediyorum. sevmiş bir insanın kaybedecek hiçbir şeyi olmadığı söylenir; halbuki bu duygu durumunu yitirmemek adına asıl herkes uyurken o uyanık kalmalıdır. ben ciğerlerimde onu solurken, kalbimde onu yoğururken dilime gelerek niteliğini kaybeden şey, sevmenin de ötesinde bir tür yıkımı çağrıştırıyor. sevmenin bir adım ötesi; o delice sıçrayışın hedefi, tadını her saniye unutup tekrar hatırladığım bir karanlık ..."
monster degree
Benim için bıçaksırtı bir kavram. Sevdiğim birinin kalbimde 'dark side'a geçmesi anlık bir olay.

Bunun gerçek sevgi olmadığını, gerçek sevginin bu kadar anlık değişimleri kaldırmayacağını söyleyenler var. Eğer doğruysa gerçekten sevebilme kabiliyetim yok, doğru değilse gerçek sevgiyi herkes yanlış biliyor demektir. E tabii kimsenin suçu değil bu.
ihtiras limani
Sevişme arzusunu şiirselleştiriyor. Yatakta olan biten her ne olursa olsun, tıpkı edebiyatın yaşamı bir tuvalde anlatır gibi estetikle anlatması gibi, tensel arzuları bile buna çeviriyor. Her insanın yol açabileceği bir his değil. Bazı insanları sevmek, tadı damakta bırakan bir güzellik hissiyle dolduruyor insanı.