bu kadar yıl sonra bile hala yürüdüğüm o yolların hastasıyım, bir anı için bile pişman değilim, sokağın her haresi dizili elimde tek tek tek geçiyor defalarca, yaşıyorum dibine kadar hem de, hala sokaktayım, elimin tersiyle ittiklerime hastayım, sen bedel say onları, ben yok ettiklerim, kim ne sayarsa saysın yaşamadın sen! bir anını bile, zahir aynalarda oyalandın durdun, yalan oldun gülümse. sen kafanı gömecek bir kum ara hala, saklan, sutre varmış gibi saklan, kandır kendini oyala, hiç kimsenin en sevdiği olamayacaksın bir daha, unutulduğun da unutulduğunda un ufak kaldığında anladığın o cehennemde kal, çıkış yok sana, ben baban değildim sen ise annen olmayacaktın, bunca sene sonra doğrula, hatırla, hiçliğe adımla sonra. ne yakmışım dediğin kül yığınının kaç defa daha köz kaldığını göreceğini artık önemsemediğin o ana kadar yaşa, belki tek değil ama bir başına. her hesap bir gün görülür elbet, ben kaç kez infazımı yaktım senin konuşmaya hakkın yok, ben kaç kalem kırdım kendime cellat, senin acıya hakkın yok, o en sevdiğin hüzne hakkın yok.
yürüdüğüm o yollara hastayım, bir başına adımladığım her toprağa, rüzgarında salındığım o yükseğe.. ben bedelini ödedim her harenin, sen de kendi payına düşeni yaşa.
gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri, benim onlar, sokağı, taşı, kedisi, köpeği, insanı benim onlar, sahi senin neyin var?
yolculuklara dönüyorum ben, yüksek kayaların uçlarına, zifir karanlık gecelere, her adımda bir ben bıraktığım o toprak parçasına, dibine kadar yaşıyorum ben, unutulduğun da unutuldu, artık serbestsin, hangi rüzgarda salınırsan salın bir başına. eyvallah...