sene bilmem ne zaman... üniversite zamanları. şuursuzca bir gece geçirilmiş, sıvılar tüketilmiş, tüm ahali en yakın yuvalarına dağılmış. bendeniz olacak o kadar da arkadaşıyla bir arkadaşının evine gider. evde biraz daha goygoy yapıldıktan sonra uyku moduna geçilir. neyse efendim, ev sahibesi olan şahıs erkenden evden çıkar ve anahtarı bize bırakır. biz uyandık. kahvaltı ıvır zıvır derken arkadaşım da evden çıktı. ben ise ağır işsizlikten ötürü sıvı tüketmeye devam ettim. bir müddet sonra evden çıktım. lakin anahtar evde kaldı. ben bunu fark ettikten sonra yusuf yusuf bir düşünce ile çilingiri aldım, eve geldim. ancakkkk bazen göze, beyine perde iner ya hah işte o perde bir indi, inmez olaydı. çilingire saldır emri verilir. fakat sıvının vermis oldugu mallıga dayanılarak hedef no 3 yerine no 4 olarak işaret edilmistir. kapı açılır ve o sahne kaplumbağa terbiyecisi tablosunun altında, 40'lı yaşlardaki iki yetişkin birbirleriyle deney yapıyorlardı. elim, ayağım, beynim yandı.
gerisi kısaca, hem çilingirin durumdan istifade 90 tl lik pavyon hesabı çıkarması ve amca ve teyzeyle olunulan adli olay...
(bkz: god damn it) sözcüğünü abraham lincoln benden daha iyi telaffuz edemezdi o an. siz canlandırın kafanızda.
neyse ben bi' yüzümü yıkayayım...