son zamanlarda hiç konuşulmayan fakat seçim yaklaştıkça muhalefet kanadı tarafından dillerden düşürülmemesi gerektiğini tavsiye ettiğim konu.
toplumun büyük bir kesimi bu mültecilerin gönderilmesi konusunda mutabık. bayram tatilinde Suriye'ye gidebilen yüz binlerce suriyeli mülteci var. 4 milyona yakın her ay devlet kasasından beslenen, üretim çarkında yer almayan tamamen ülkenin sırtına büyük bir kambur olan, türkçe bilmeyen, türk'e benzemeyen bir millet var.
o kadar toprak Suriye'de gösteriş olsun diye mi işgal edildi? harcanan 120 milyar türk lirası bu topraklara adapte olsunlar diye miydi yani? bu kadar güçlü bir devletimiz var madem, 4 milyon ek insana karşılıksız bakım, beslenme, barınma hizmeti veriyor, bu coğrafyada yaşanan olaylara neden engel olamadı?
bu hükümet, ne yolsuzlukla, ne hukuksuzlukla yargılanmamalıdır. bu hükümetin yargılanacak en büyük ve ayrıca kendisine, taraftarlarına verebilecek en büyük ceza suriyeli mülteciler üzerinden olmalıdır. bu devletin çocukları 500 lira bile öğrenim bursu alamazken aynı sırada oturduğu suriyeli kardeşi(!) karşılıksız 1200 lira para alıyor.
bu devletin öz evlatları devlet yurtlarında kalabilmek için sıra beklerken suriyeli kardeşleri(!) özel yurtlarda ücretsiz kalıyor.
devlette çalışan adamın vergisiyle bu suriyelilerin analarına babalarına para veriliyor, daha fazla çocuk yapsın diye, daha fazla çocuk dilenci olsun diye.
çok üzgünüm bu konularda zerre kadar hümanist olamam. kurtuluş savaşıyla, Suriye iç savaşını karşılaştırmayın diyenler var. bal gibi de karşılaştırırım. 1920'lerde bölge bölge ayrılıkçı, mezhepçi, ırkçı terör örgütleri türkiye topraklarında cirit atıyorlardı. o zamanlar iletişim de zayıf, haber alma kaynakları sınırlıydı. tarihin en karmaşık, en dehşetli, en karanlık sahnelerinde bile türk milleti bir ve diri durmayı başarmış ve her savaşta olduğu gibi dünyaya bir ders daha vermiştir.
o gün balkanlara, Avrupa'ya kaçıp dilenci olmayı, bulgar gibi sırp gibi olmayı kendine yediremeyen türk milleti gücünü anadolu'da son bir defa daha toplanmış ve yedi düveli dize getirmiştir. her şeye rağmen, kendisine isyan eden Araplara, balkan halklarına, ermenilere, gürcülere, kürtlere rağmen türkler bölgeye bir defa daha çivisini çakmıştır.
bugün suriye bir varlık mücadelesi vermektedir. bu mücadelede yer almak istemeyen etnik döküntüleri burada paşalar gibi ağırlıyoruz. vakti halinde Esad rejimine destek vermek varken Suriye'de yaşananlara bir dinamit daha bu hükümet fırlattı ve ortaya çıkan bütün sorunları 75 milyon, halk olarak çekiyoruz. her defasında bizi arkamızdan vuranların torunlarını başımıza taç ediyoruz.
hepinizden umudum kesildi de merakımdan soruyorum, ne zaman akıllanıyoruz?